| Yeni erkeğimle buluşmadan önce otopsiyi bitirmem için bir saatim var. Aman Tanrım! | Open Subtitles | اتعلمين لدي ساعة لأنهي هذا قبل ان اذهب للعشاء مع رجلي الجديد المثير |
| Lütfen gelme. Şurada kendime ayırdığım bir saatim var. Lütfen. | Open Subtitles | رجاءً لا تأتي إلى هنا لدي ساعة واحدة لعينة لنفسي، رجاءً |
| Sohbet etmeyi çok isterim kızlar, ama duş alıp üstümü değiştirip işe gitmek için tam bir saatim var. | Open Subtitles | احب ان اتحدث ولكن لدي ساعة تماماً لكي أستحم ,وابدل ملابسي وابدأ بالعمل |
| "Lisa gelene kadar üstümü değiştirmem için bir saatim var." | Open Subtitles | أمامي ساعة قبل أن تعاود ليزا ارتداء ملابسها |
| Bununla ilgilenmesi için kapanmadan önce bankada birini bulmam gerek ve sadece yarım saatim var. | Open Subtitles | أمامي ساعة ونصف فقط لاجد شخصا من البنك بعمل على هذا قبل أن يقفلوا |
| O yüzden elinde ayrıntılar, argümanlar varsa tek tek bana göster çünkü geri dönmeden önce ancak bir saatim var. | Open Subtitles | لذا، إن كان لديك أيّ تفاصيل، أيّ حجج، أرسلهم إليّ الآن، لأن لديّ ساعة واحدة قبل أن أعود. |
| Oturum bitene kadar Cole görevinin başında olacak. Bir saatim var demektir. | Open Subtitles | "سيكون (كول) في موقعه لما بقي من المحاضرة، وهذا يمنحني ساعة" |
| Bak, senin memleketinde yapılmış, altın zincirli altın bir saatim var. | Open Subtitles | أنظر , لدى ساعة ذهبية ... بالإضافة لسلسلة ذهبية صنعت فى بلادكم |
| Her akşam prime time'da bir saatim var ve seninkini mahvetmek için kendi hayatımı adamaya hazırım. | Open Subtitles | لدي ساعة يوميًا كل ليلة في وقت الذروة وسوف أكرس حياتي لتدمير حياتك. |
| Öyleyse annem ve kız kardeşimle olabilmek için hala bir saatim var. | Open Subtitles | ما زال لدي ساعة أقضيها مع أمي وأختي .. |
| Bugün boş bir saatim var, düşündüm de... | Open Subtitles | أتعلمى ، لدي ساعة فراغ اليوم ... فكرت ، اه |
| Üzgünüm, bir sonraki toplantıdan önce sadece bir saatim var. | Open Subtitles | آسفة, لدي ساعة فحسب قبل اجتماعي المقبل |
| Öğle yemeği için bir saatim var. | Open Subtitles | لدي ساعة واحدة في وقت الغداء. |
| - Alışveriş için bir saatim var. | Open Subtitles | لدي ساعة واحدة للتسوق |
| Restorana yetişemeyiz, Gitmeye hala bir saatim var, yanii... | Open Subtitles | ربما لا نستطيع الذهاب إلى المطعم، لكن مازال أمامي ساعة قبل أن أرحل، لذا... |
| Sadece bir saatim var ve bir an önce bitirmek istiyorum. | Open Subtitles | - أمامي ساعة واحدة فقط ، وأريد الإنتهاء حقاً |
| Sadece bir saatim var, sonra Svetlana ile rakibimize bakmaya gideceğim. | Open Subtitles | أمامي ساعة فحسب ومن ثمّ (سألتقي بـ(سفيتلانا للتحقق من المنافسة |
| Felaket bu. Kıyafet bulmak için bir saatim var ve yüz kremi uzmanı nasıl görünür bilmiyorum. | Open Subtitles | هذه كارثة لديّ ساعة واحدة تماماً لإيجاد زي للمقابلة |
| Ayak işlerimi yapmadan önce bir saatim var. Atış yapmak ister misin? | Open Subtitles | لديّ ساعة قبل أن اذهب لأنهي مهماتي، أتريدين الخروج؟ |
| O yüzden elinde ayrıntılar, argümanlar varsa tek tek bana göster çünkü geri dönmeden önce ancak bir saatim var. | Open Subtitles | لذا، إن كان لديك أيّ تفاصيل، أيّ حجج، أرسلهم إليّ الآن، لأن لديّ ساعة واحدة قبل أن أعود. |
| Oturum bitene kadar Cole görevinin başında olacak. Bir saatim var demektir. | Open Subtitles | "سيكون (كول) في موقعه لما بقي من المحاضرة، وهذا يمنحني ساعة" |
| Beni Cuervo Jones'a götür. Bir saatim var. | Open Subtitles | ان نحصل على جيركوف انا لدى ساعة واحدة |