"sadakate" - Translation from Turkish to Arabic

• الولاء
• بالولاء
• الإخلاص
• والولاء
• للولاء

Hayır, artık böyle bir sadakate az rastlanıyor.
كلا, من الصعب أن تجدي .الولاء هذه الأيام

Parayla satın alınmış sadakate hiç benzemez.
ليس مثل نوع الولاء الذي يجب أن يدفع لتناله

Çünkü dışarıdaki bir köpek bile bu tip bir sadakate artık bir şey adamaz...
لانني بالخارج كلب لعين هذا الولاء و هذا هرائي انت لم تحصل علي اخلاص كهذا

sadakate ve onura inanan savaşçılarmış.
لقد كانوا محاربين يؤمنون بالولاء و الشرف

Biz göçebelerin biraz sadakate ihtiyacı var o yüzden belki ona yüzüğü takarım.
نحن الأصلين نحتاج غلى الإخلاص ولذلك ربما اخطبها

Ve senin gibi şeref ve sadakate inanırım.
و أؤمن بالشرف والولاء مثلك تماماً

sadakate değer veririm ben. Ya sen?
أنا أقدّر الولاء ، ألا تقدّره أنت ؟

Böyle bir sadakate sahip misin Mathayus?
هل انت قادر على مثل هذا الولاء ماثيوس؟

Hissettiklerim, benim kaderim! Çalışanların sahip olması gereken yurtseverlik ve sadakate sahip olmayabilirim.
قد لا أملك الولاء الشديد أو الوطنية

sadakate doğru ilk adım, güven duymaktır.
الخطوة الاولي تجاه الولاء هى الثقة

Hâlâ sadakate ihtiyacımız var.
ما زلنا بحاجة الولاء.

sadakate saygı duyarım.
أنا أحترم الولاء بشدة

sadakate? Böyle şeylere değil mi?
الولاء وغير ذلك ؟

Sadece sadakate önem veririm.
لكني أقدر الولاء

Bir hata yaptık ama sadece Louis'in arkasını kolluyorduk ve sadakate ne kadar önem verdiğini biliyorum bu yüzden bu olay Katrina'nın işine mal olmamalı.
أنّنا قد اقترفنا خطأً .. ولكنّ ذلك من أجل مصلحة (لويس) وأعلم بأنّك تقدرّين الولاء ..

sadakate inanır mısınız Bay Brown?
هل تؤمن بالولاء ياسيد براون

sadakate inanıyorsun, değil mi?
انت تؤمن بالولاء اليس كذلك ؟

sadakate inanıyor muyum?
هل انا اؤمن بالولاء ؟

Böyle bir sadakate hayranlık duyarım.
يعجبني هذا النوع من الإخلاص.

- Arkadaşlık ve sadakate.
-نخب الصداقة والولاء

"Kafamı daha net düşünmeye adıyorum, kalbimi daha yüce bir sadakate, kollarımı..."
"وبقلبي للولاء الأعظم" ".. وبيدي"