| Gördünüz mü, Sadece burada değil, aynı anda bütün tepede. | Open Subtitles | ليس هنا فقط, بل في كل مكان. على امتداد الهضبة في نفس الوقت. |
| Sadece burada değil, tüm vadide. | Open Subtitles | ليس هنا فقط ولكن في المدينة كلها. |
| "Sokaklarımızı Kurtarın" çığlığı... Sadece burada değil tüm şehirde yankılanıyor. | Open Subtitles | ليس هنا فقط. لكن في كافة أنحاء المدينة |
| ...kendi köylerinde ekmeği olan ilk insanlar, Sadece burada değil, aynı zamanda kendi köylerinde de. | Open Subtitles | و أول الناس الذين امتلكوا الخبز... في قراهم، ليس هنا فقط ولكن في القرى كذلك. |
| Sadece burada değil, Albany ve Washington'da da bağlantıları var. | Open Subtitles | يا "جاستين", فبواسطة العلاقات, وليسَ هنا فقط ولكن في "ألباني" و "واشنطن" لا زال بإمكانهم |
| Hayatta kalan olmadı. Sadece burada değil. | Open Subtitles | لم يكن هناك ناجين، هذا ليس هنا فقط |
| Sadece burada değil, hastanede de. | Open Subtitles | ليس هنا فقط بل في المشفى |
| Adamlarla sürtmesi Sadece burada değil. | Open Subtitles | ليس هنا فقط. بل عند (آيدا) أيضا (وأماكن أخرى. |
| Sadece burada değil. | Open Subtitles | و ليس هنا فقط |
| Sadece burada değil, Albany ve Washington'da da bağlantıları var. | Open Subtitles | يا "جاستين", فبواسطة العلاقات, وليسَ هنا فقط ولكن في "ألباني" و "واشنطن" لا زال بإمكانهم |