| sahil güvenliğin o bölgeye ait üç aylık radar kayıtlarını getirdim. | Open Subtitles | أحضرت تاريخ رادار خفر السواحل بهذا المقياس لآخر ثلاثة أشهر |
| Birleşik Devletler sahil güvenliğin 39.000 kadın ve erkek elemanı arasında sadece 280 cankurtaran yüzücüsü vardır. | Open Subtitles | من بين 39 الف رجل وأمرأه من الذين أنشئوا خفر السواحل للولايات المتحده، هناك فقط 280 سباح إنقاذ. |
| sahil güvenliğin talebi üzerine sizlere acil durum çıkışlarını da göstermek durumundayım. | Open Subtitles | خفر السواحل يطلبون أن أخبركم بمخارج النجاة |
| Her insan gibi, sahile geri dönüp sahil güvenliğin gelmesini bekleyeceğim. | Open Subtitles | سوف أذهب إلىالشطاىء و انتظر غفر السواحل |
| Çok tehlikeli bir patojenden bahsediyoruz. sahil güvenliğin yemekleri berbattı. | Open Subtitles | طعام حرس السواحل كان فظيعاً, الفاصولياء بالفلفل الحار ؟ |
| Ben de o günkü yerel sahil kameralarını, telsiz irtibatlarını, sahil güvenliğin faaliyetlerini inceledim. | Open Subtitles | ثم تحققتُ كاميرات مراقبة المياه المحلية، حركة الإذاعة ونشاط خفر السواحل لذلك اليوم. |
| Demek sahil güvenliğin yarısı sivil dolanıyor. | Open Subtitles | إذاً ،، نصفُ خفر السواحل لا يرتدونَ الفاحص |
| Çoğu insan sahil güvenliğin iyi silahlı olmadığını sanır. | Open Subtitles | معظم الناس لا يعتقدون بأن خفر السواحل مسلحين بشكل جيد |
| sahil güvenliğin bir şey bulamamasına şaşmamalı. | Open Subtitles | لا عجب في أن خفر السواحل لم يجدو أي شيء. |
| - sahil güvenliğin Kim'in cesedini limanda bulduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد اخبرتنى ان خفر السواحل وجدوا جثه "كيم" |
| sahil güvenliğin en iyi malzemelerini kullandığım hâlde. | Open Subtitles | وهذا بأفضل معدات يملكها خفر السواحل |
| Burada sahil güvenliğin acil durum kanalı var. | Open Subtitles | يملك خفر السواحل قناة استغاثة هنا |
| Liman Başkanına, limanın tüm sevkiyat işlemlerine kapatmasını ve sahil güvenliğin, bir deniz mili yarıçapında yasak bölge tesis etmesini emrettim. | Open Subtitles | لقد أمرت مدير الميناء بإغلاق الميناء والتوقف عن استقبال السفن الآتية.. وجعلت خفر السواحل يؤسس مسافة ميل من المنطقة كمنطقة حظر بحري.. |
| sahil güvenliğin cebinde olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أن خفر السواحل تحت أمرك. |
| sahil güvenliğin telsizi var içinde. | Open Subtitles | هناك راديو خفر السواحل في هناك. |
| Yani yüzeydeki sıcaklık sahil güvenliğin düşündüğünden daha sıcak olabilir. | Open Subtitles | إذاً، فإن حرارة السطح قد تكون أدفى -أكثر مما اعتقد خفر السواحل |
| Bu, sahil güvenliğin en iyi yaptığı şeydir. | Open Subtitles | إنَّهُ أفضلُ ما يقوم به خفر السواحل |
| Teknemiz kaza yaptı ve biz de sahil güvenliğin gelmesini bekliyorduk. | Open Subtitles | قاربنا تحطم وكنا ننتظر قدوم غفر السواحل |
| sahil güvenliğin bizi geri göndereceği söylendi. | Open Subtitles | أخبرونا أن حرس السواحل سيقوموا بإرجاعنا... |