| Cihazı, her şey yolunda giderse siz kuzey sahiline varınca çalıştıracağım. | Open Subtitles | سأشغله حين تصل إلى الساحل الشمالى إذا سارت الأمور كما يجب |
| Ve o zaman gercekten zeki olmak zorunda olduğuma karar verdim. Bu işi batı sahiline taşıyabilirdim. | TED | وبعدها قررت أنني يجب أن أكون ذكياً، يجب أن أغتنم فرصة هذا العمل في الساحل الغربي. |
| Ailemle Jersey sahiline tatile gitmiştik. | TED | توجهت مع والديّ لقضاء الاجازةعلى شاطئ جيرسي |
| Tamamdır çocuklar. Haydi Miami sahiline gidelim. | Open Subtitles | حسناً أيها الأطفال دعونا نقتحم شاطئ ميامى |
| Kemikleri, Sahra Çölü'nden çıkartıp da, Afrika sahiline, bir bota yüklemek istiyorsanız, bunu kendiniz yapmak zorundaydınız. | TED | حيث تقوم بنقل العظام بنفسك إلى ساحل افريقيا إلى القوارب, اما إذا أردت نقلها من وسط الصحراء الكبرى |
| Batı sahiline giden insanlar için, çölün ortasında bir mola yeri olacak bir şehir. | Open Subtitles | على حدود محطة صحراوية للجنود الامريكيين الذاهبين للساحل الغربى |
| Ed ve ben 5. yıldönümümüz için California sahiline gitmiştik. | Open Subtitles | أنا و(إد) ذهبنا برحلة .(لشاطئ (كالفورنيا إحتفالاً بالذكرى .الخامسة لزواجنا |
| California/San Francisco sahiline 27 mil uzaklıkta. | Open Subtitles | تبعد 27 ميل من سواحل سان فرانسيسكو، كاليفورنيا. |
| Kaleye ulaşmak için, İngiliz sahiline girmeliyiz. | Open Subtitles | للوصول للقعله علينا ان نحاصر الساحل الانجليزي |
| Kuzey Amerika'nın batı sahiline ineceğiz. | Open Subtitles | نتجه صَوْب الساحل الغربي لأميريكا الشمالية. |
| Batı sahiline, Meksika'ya, bir kaç Dolar'a her yere. | Open Subtitles | يجعلونك تذهب الى الساحل الغربي بالمكسيك الى أي مكان مع زوج من الدولارات في بنطلونك الجينز |
| Cuma gününe kadar, batı sahiline olan bütün yerleri kapsayacak kadar üretebilirim. | Open Subtitles | حسناً ، أستطيع صناعة ما يكفي لتغطية الساحل الغربي بأكمله بحلول يوم الجمعة |
| Moorea'nın kuzey kısmını kontrol ettikten sonra araştırma yapmak için dağların üstünden güney sahiline yöneldik. | Open Subtitles | بعد فحص الجانب الشمالي لماريا عبرنا الجبل لمسح الساحل الجنوبي |
| Miami sahiline kadar can simidi kullandık. | Open Subtitles | أخذنا عوامة العمر الى شاطئ ميامي في فلوريدا |
| Utah sahiline ateş ettiğini bildiğimiz iki top var. | Open Subtitles | هناك مدفعان نعرف بوجودهما يطلقان النار على شاطئ يوتاه |
| Başlamak üzereyiz. Teşekkür ederiz. Miami sahiline hoş geldiniz. | Open Subtitles | نحن علي وشك البدء ، شكراً لكم ومرحباُ في شاطئ ميامي |
| Onları Thor sahiline götürün. Oradaki mağaralarda güvende olurlar. | Open Subtitles | و خذهم الى شاطئ ثور و سيكونوا بامان فى الكهوف هناك |
| Salı olduğunda, ölü bir kaplan köpekbalığı, Rehoboth sahiline vurmuştu. | Open Subtitles | في صباح الثلاثاء، ظهر سمك قرش نمري على شاطئ (ريهوبوث) |
| Bir bölüğü sabah Georgia sahiline yürüteceğim. | Open Subtitles | أنا افكر في إرسال فرقة إلى ساحل جورجيا في الصباح |
| Maine sahiline yakın bir bakım evi buldun, | Open Subtitles | لقد وجدت دار لرعاية المسنين قبالة ساحل ولاية مين |
| Dün gece mesaj atmış. Bir kaç günlüğüne izin alıp kuzey sahiline gidecekmiş. | Open Subtitles | أرسل لي رسالة نصية الليلة الماضية و قال انه سيأخذ أجازة ليذهب للساحل الشمالي |
| Hepiniz batı sahiline uçacaksınız ve sonra yeryüzüne çakılacaksınız. | Open Subtitles | نطير للساحل الغربي ونتحطم على الأرض |
| Gökyüzü çok geçmeden somon sahiline gitmesi gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | سكاي) تعرف أنه قبل فوات الأوان) سيتوجب عليها الذهاب بشجاعة لشاطئ السلمون |
| Göktaşlarının sekiz farklı şehrin sahiline çarpacağını biliyoruz. | Open Subtitles | الآن بتنا نعلم أن النيازك سوف تهبط على سواحل 8 مناطق مُختلفة. |