| Senin gibi bir kızın zaten sahtesi vardır diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إفترضت أن فتاة مثلك لديها واحدة مزورة مسبقا |
| Türünün tek örneği kusursuz elmaslarla bezeli ve sahtesi yapılamaz. | Open Subtitles | من نوع واحد، المشمولة في الماس لا تشوبه شائبة، ولا يمكن أن تكون مزورة. |
| Bu yüzden sahtesi yapılamıyor işte. | Open Subtitles | لهذا السبب لا يمكن أن تكون مزورة |
| Yani DNA örneğinin sahtesi yapılabilir mi? | Open Subtitles | إذاً أنت تقول أنه يمكنك تزييف عينة دي إن ايه؟ |
| -Onun sesinin örnekleri kullanılarak sahtesi üretilmiş. | Open Subtitles | -تمّ تزييف صوتها باستخدام عيّنات |
| Her şeyin sahtesi yapılabilir... ve Bryan Brown filimler de hiç iyi değil | Open Subtitles | هو أنّه يمكن تزييف أيّ شيء وأن الممثل (براين براون) لا يمكنه القيام ببطولة فيلم |
| Çıkarıldıkları bölgenin evrakların sahtesi orada hazırlanıyor. | Open Subtitles | وغالباً تكون وأوراق صادراتهم مزورة إلى جناب (الهروين) الأفغاني |
| - sahtesi yapıldı. | Open Subtitles | - مزورة. |
| UNIX'in sahtesi yapılabilir. | Open Subtitles | "يمكنك تزييف "يونيكس |
| Sahtenin sahtesi. | Open Subtitles | تزييف المزيف! |