"sakınca yok" - Translation from Turkish to Arabic

• لا تمانع
• فلا بأس
• لا ضير

Senin tüm kredi kartı numaralarını alıp birinci ve ikinci arasında ondalık hanesinde bir fark olup olmadığından emin olmak için kontrol etmemde bir sakınca yok değil mi?
أنت لا تمانع لو قمت بالبحث والتقصّي وسحب كل أرقامك للتأكد من عدم ضياع نقطة عشريّة بين الأرقام ؟

Bunu bir sır olarak saklamanızda bir sakınca yok değil mi?
أنت لا تمانع في إبقاء هذا سراً, أليس كذلك ؟

Bir arkadaşımı getirmemde sakınca yok, değil mi, Bay Grant?
لا تمانع إذا أحضرت صديق، صحيح يا سيد غرانت؟

Demek istediğim eğer birbirinizi özlediyseniz görüşmenizde bir sakınca yok.
إن كُنتما تشتاقان لـ بعض فلا بأس بـ التواصل

Baban sadece sana yardım etmek istiyor. Ona izin vermende bir sakınca yok.
أبوكِ يُريد مُساعدتكِ فحسب، فلا بأس أن تسمحي له بذلك.

Bu yaşta biraz egzersiz yapmasında sakınca yok.
حسنا ، لا ضير ببعض التمارين في سنها

Çalışmanda sakınca yok değil mi Ricky?
أعتقد أنك لا تمانع أن تعمل، أليس كذلك؟

Gözlemlememde bir sakınca yok, değil mi doktor?
أنت لا تمانع اذا ألقيت نظرة, أليس كذلك؟

Calvin sana böyle hitap etmemde bir sakınca yok, değil mi?
كالفين! لا تمانع إذا ناديتك بذلك , أليس كذلك؟

Etrafı gezmesinde bir sakınca yok, değil mi?
أنت لا تمانع إن بحثت في الأرجاء؟

Gün doğmadı, içmemde sakınca yok.
اليوم لم يبدأ بعد، لا تمانع إن فعلت.

Beklemeniz de sakınca yok değil mi?
لا تمانع الإنتظار، أليس كذلك؟

Donna'nın kalıp biraz pizza yemesinde sakınca yok ya?
لا تمانع في جلوس دونا... والحصول على القليل من البيتزا، صحيح؟ ,

Kalmamda bir sakınca yok mu?
لا تمانع إن جلست؟

Cevap vermemde sakınca yok. Bu güzel bir soru.
حسناً، إن لا تمانع إجابتي.

sakınca yok değil mi?
لا تمانع .

Eve gelmesinde artık hiçbir sakınca yok öyleyse?
إذاً فلا بأس بالأمر أبداً أن يأتي لمنزلنا الآن

Yani, arkasında bilim olduğu sürece hepimizin birbirimize benzediğimizi söylemekte sakınca yok, öyle mi?
إذاً، طالما هناك علم يدعم الشيء فلا بأس أن يقال أننا جميعاً متشابهون؟

Bir erkeğin kaslı olmasında bir sakınca yok.
لا ضير لكون الرجل بمثل هذا الوزن.