| Önce salatayı, sonra ana yemeği yiyeceğiz. | TED | سنتناول السلطة أولاً، ثم الطبق الرئيسي لدينا. |
| Aslında küçük bir yanlış anlaşılma salatayı satınalan kişiye teşekkür edeceğine ki alana edilmeli Ona teşekkür ettin. | Open Subtitles | وإنما مجرد سوء تفاهم بسيط إذ أنك شكرتها، بدلاً من أن تشكري الشخص المسؤول، عن شراء السلطة الكبيرة. |
| Oh, bu öyle bir ... Oh, sadece şu salatayı koklayamaz mısın? | Open Subtitles | انه رائع مثل هل تشمين هذه السلطة الرائعة؟ |
| salatayı dik olarak karıştırmak zorundaydınız, ve çorbayı kaynatıp insanlara sunmalıydınız. | Open Subtitles | يجب علي خلط السلطة تسخين الحساء و خدمة الجميع |
| Amy, annem bu akşam salatayı senin yapacağını hatırlatmamı istedi. | Open Subtitles | أيمي, أردت أمي أن أذكرك بأنكي سوف ستعدين السلطة لعشاء الليلة |
| - Hem salatayı, hem de mısırları ben mi yapacaktım? | Open Subtitles | -ماذا تتوقع مني اكثر من اعداد السلطة ؟ وحبوب الفيستا |
| Artık salatayı kaseye koymayıp makineyle yapabileceğiz. | Open Subtitles | و دعينا نقول اننا لن نضع السلطة فى وعاء سوف نُطلقها |
| Ama salatayı yapan şefe göre onun sipariş ekranına öyle bir bilgi gelmemiş. | Open Subtitles | ولكن الطباخ الذي حَضر هذه السلطة قال أن هذه المعلومة لم تظهر بشاشة الطلبات لديه |
| Cobb salatayı şişko boğazına tıkmayı çok isterdim. | Open Subtitles | اود ان ادفع كوب السلطة هذا فى حلقه التخين |
| Ne güzel karda eğleniyordum sen geldin pizzacıların salatayı bok etmesi gibi sıçtın tüm eğlencemin içine. | Open Subtitles | لقد كنت استمتع باللعب بالثلج والآن افسدت الأمر مثل مطعم البيتزا الذي يفشل بإعداد السلطة. |
| Daima diyetinizde bir miktar lif olması iyidir, bu nedenle salatayı unutmayın. | Open Subtitles | إنه من الجيد أن تضيف بعض الألياف إلى حميتك لذا لا تنسى السلطة الجانبية |
| Aileye taziyelerimizi bildir salatayı bırak ve doğrudan eve gel. | Open Subtitles | ، قدمي تعازي عائلتنا و من ثم تتركين السلطة و تأتين مباشرة للبيت |
| salatayı o masaya koyabilirsin ayrıca iyi bir kız olup, bunu da oraya bırakıver. | Open Subtitles | يمكنك وضع السلطة على تلك الطاولة و كوني ملاكا و ضعي ذلك هناك أيضا |
| salatayı eroin içeriyor mu diye test ettiririz. | Open Subtitles | من السهولة إكتشاف إذا ما كنت على صواب نحن فقط نفحص السلطة من وجود الهيروين |
| Küçük periler çocuklara güneş kremi sürüyor, küçük periler domuz gibi yediğin salatayı yapıyor... | Open Subtitles | جنيات صغيرة تصنع السلطة اليونانية التي تأكل فيها مثل الخنزير |
| Ben salatayı alırım, sen de tatlıyı al, ön tarafta buluşuruz. | Open Subtitles | أنا سأحضر السلطة وأنتِ أحضري الحلوي ونتقابل عند الباب الأمامي |
| salatayı çok duydum, hep denemek istemiştim. | Open Subtitles | أسمع الكثير عن السلطة لدرجة أنّي أود تجربتها. |
| - salatayı hallet o zaman. | Open Subtitles | نضع اللمسات النهائية لطبق السلاطة هذا فحسب |
| Kalamarla salatayı bir alabilsem numaranı ona veririm. | Open Subtitles | أنا سَأَعطيه عددَكَ إذا أنا يُمْكِنُ أَنْ فقط أصبحْ واحد calamari وسلطة قيصرِ واحدة! |
| Galiba ciddi ciddi salatayı düşünmeye başlama vakti gelmiş. | Open Subtitles | انت المفروض انك تبدى من جد تفكر بالسلطه |
| Acele ettirmek istemem ama sadece salatayı sormak için aradım. | Open Subtitles | لا أريد الإلحاح عليك. لكنّي أتّصل لأتحقّق من الـ "سلاو". |