| Askerî üslerimizden birine saldırmaktan söz ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تتحدث عن مهاجمة أحد قواعدنا العسكريّة |
| Çünkü bölgelerini vahşi şekilde korurlar ve insanlara saldırmaktan çekinmezler. | Open Subtitles | قد يُدافعون عن حدودهم بضراوة ولا يهابون مهاجمة البشر |
| Bu gördüğünüz adamın arkadaşı haksız yere Veliaht Prens'e saldırmaktan suçlanıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل لديه صديق اُتهم زوراً بمهاجمة ولي العهد |
| Yanlış kişi Veliaht Prens'e saldırmaktan suçlanıyorsa bundan daha ciddi adli bir hata olamaz. | Open Subtitles | لو اُتهم الرجل الخاطئ بمهاجمة ولي العهد فسيكون ذلك سوء تطبيق بيّن للعدالة |
| Ama 1979 da Hindistan'da bir polis memuruna saldırmaktan aranıyor. | Open Subtitles | لكنّه مطلوب لمهاجمته شرطياً في الهند سنة 1979 |
| Seni New York eyaletindeki mahkemeye gizli silah sokmaktan ve mahkeme görevlisine saldırmaktan dolayı tutukluyorum. | Open Subtitles | انت مقبوض عليك لحملك سلاح داخل محكمة ولاية نيويورك |
| Kokain bağımlısı, Porno yıldızı ve şimdide bir görevliye saldırmaktan tutuklu. | Open Subtitles | مُدمن كوكائينِ، نجم دعارةِ. إعتقلتْ الآن لمُهَاجَمَة ضابطَ. |
| Seni fuhuşa teşvikten, ahlaka aykırı davranıştan tutuklanmaya direnmekten, bir polis memuruna saldırmaktan ahlaksızlıktan, uyuşturucu bulundurmaktan ve homoseksüellikten içeri tıkabilirim. | Open Subtitles | لديك قضية دعارة وسلوك غير منضبط مقاومة الاعتقال الاعتداء على ضابط شرطة الفجور العام حيازة المخدرات |
| Gerçek tehdit olan Autobot'ların ay üssüne saldırmaktan, çok daha kolay olurdu ulu Megatron. | Open Subtitles | وأكثر سهوله يا ميجاترون العظيم من الهجوم علي الخطر الحقيقي القاعدة القمرية للأوتوبوت |
| Çöl tilkisi hala aç ve akrebe saldırmaktan korkmaz. | Open Subtitles | فثعلب الصحراء لا زال جائعا و هو لن يتوانى عن مهاجمة العقرب |
| Öncelikle Japonlara gidip Henan'a saldırmaktan vazgeçmeleri için konuşun. | Open Subtitles | أولاً، إذهب إلى اليابانيين وأقنعهم بالعدول عن مهاجمة "هنان". |
| Köyü korumak kaleye saldırmaktan daha kolay olur. | Open Subtitles | الدفاع عن قرية أسهل من مهاجمة قلعة. |
| Köyü korumak kaleye saldırmaktan daha kolay olur. | Open Subtitles | الدفاع عن قرية أسهل من مهاجمة قلعة. |
| Kendi ülkeme saldırmaktan mı bahsediyorsun? | Open Subtitles | أتعني، مهاجمة حكومتنا؟ |
| Şöhrete ilgim yok ve Veliaht Prens'e saldırmaktan suçlanan birini savunmayla da kesinlikle ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | لستُ مُهتماً بالشهرة وبالتأكيد لستُ مُهتماً بالدفاع عن رجل مُتهم بمهاجمة ولي العهد |
| Ben tüm aptallığıma katlanacak kadar iyi bir insana kötü sözlerle saldırmaktan zevk alıyordum. | Open Subtitles | بالنسبة لي، كنت أستمتع بمهاجمة... الشخص الوحيد الذي تحمّل... |
| Seni kanun adamına saldırmaktan dolayı bile suçlamayacağız. | Open Subtitles | لن نتهمك حتى بمهاجمة ضابط شرطة |
| İhtiyar Bob'a saldırmaktan sabıkalı. Gidip bir kontrol edelim. | Open Subtitles | ومُسجل بقاعدة بياناتنا،انه قام بمهاجمة العجوز المسكين (بوب) مُسبقاً. |
| Ama 1979 da Hindistan'da bir polis memuruna saldırmaktan aranıyor. | Open Subtitles | لكنّه مطلوب لمهاجمته شرطياً في الهند سنة 1979 |
| Ocak ayının başında annesine saldırmaktan hastaneye kapatılmış. | Open Subtitles | لمهاجمته لوالدته |
| Seni New York eyaletindeki mahkemeye gizli silah sokmaktan ve mahkeme görevlisine saldırmaktan dolayı tutukluyorum. | Open Subtitles | انت مقبوض عليك لحملك سلاح داخل محكمة ولاية نيويورك |
| İki gün önce, Brad bir barmene saldırmaktan dolayı tutuklandı. | Open Subtitles | قبل يومين، براد كَانَ إعتقلتْ لمُهَاجَمَة a عامل البار. |
| Bir polis memuruna saldırmaktan? | Open Subtitles | الاعتداء على رجل شرطة |
| Askeri üslerimizden birine saldırmaktan bahsediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تتحدث عن الهجوم علي احدي قواعدنا العسكرية |