| Transgenic'in polislere saldırması halkı korkutmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | ذلك الشريط للمتحوّر وهو يهاجم رجال الشرطة يبدوا أنه نشر رعب جيد لدى العامة |
| Bir arı ordusunun, bu seçimdeki adaylara saldırması bence ilginç. | Open Subtitles | أجد امراً غريباً في أن يهاجم النحل مرشحان في هذه الانتخابات |
| Askerlerimizin saldırması için emir gerek. | Open Subtitles | حتى يهاجم جنودنا , فيجب أن نصدر الأمر فو ني كا ت |
| Ve bu neredeyse ideolojik bir reaksiyon gibidir, o kişiye antikorların saldırması gibi bir şey. | TED | وهي تقريبا ردة فعل فكريه مثل الأجسام المضادة تبدأ في مهاجمة الشخص. |
| Gece, insanların avına saldırması için mükemmel bir ortam sağlıyor. | Open Subtitles | الليل يوفّر فرصةً ممتازة ليهاجم المتسابقون أهدافهم. |
| Eğer iblisin burada saldırması gerektiğini biliyorsan, başka bir yere gitmemiz gerekmez mi? | Open Subtitles | إذا كنت تعرف والمقصود شيطان لمهاجمة هنا، لا ينبغي أن نذهب في مكان آخر؟ |
| Halktan birinin bir soyluya saldırması, Şövalyelik Kuralları'nın ihlali demektir. | Open Subtitles | بالنسبة لرجل عامي أن يهاجم رجلاً نبيلاً هو إنتهاك لرمز الفرسان |
| Eğitimli ve sevilen bir köpeğin sahibine saldırması çok olağandışı. | Open Subtitles | كلب مدرب و محبوب جداً يهاجم مدربه هو أمر غير اعتيادي |
| Korku nefrete dönüştü ve bu nefret te onu zencilere saldırması yönünde koşulladı. | Open Subtitles | و الخوف يصبح كرهاً, و الكره... يجعله يهاجم العرق الاسود قبل... |
| Tüm ihtiyacımız olan şey oradakinin şuradakine saldırması. | Open Subtitles | لذا كل ما نحتاجه أن يقوم هذا "المصوّر" بتصوير هذا "التنين " يهاجم هذا "الجاموس |
| Ona saldırması için onu tuttuğumu düşünmüş olma-- | Open Subtitles | لا بد انه يظن انني عينته كي يهاجم |
| Hiç vakit kaybetmeden, aynı bir balıkçının ıstakoza saldırması gibi Rex Banner da içki kaçakçılarına saldırdı. | Open Subtitles | دون اهدار أي وقت هاجم (ريس بانر) المهرّبين، كصيّاد يهاجم سمكة. |
| Amma velakin geriye tek bir fırsat kalıyor. Hisoka'nın bir sonraki avına saldırması. | Open Subtitles | "لديّ الآن فرصة أخيرة، وهي حينما يهاجم (هيسوكا) فريسته الأخيرة" |
| Bu garip, aslında canavarın sadece tahtın düşmanlarına saldırması gerekirdi. | Open Subtitles | هذا غريب,فعلاً يفترض بالوحش مهاجمة أعداء العرش فقط |
| - Rastgele birilerine saldırması ama? | Open Subtitles | أجل، ولكن مهاجمة الآخرون عشوائيًا؟ |
| - Rastgele birilerine saldırması ama? | Open Subtitles | -أجل، ولكن مهاجمة الآخرون عشوائيًا؟ |
| Adama saldırması için elindekinden daha fazla sebep veriyorsun. | Open Subtitles | إنك تمنحه سببًا آخر ليهاجم أكثر مما لديه مسبقًا. |
| Boris'in saldırması için uygun bir ortam. | Open Subtitles | إنه وقت مثالى لـ "بوريس" ليهاجم |
| Doğa, balkabağını toz hâlindeki bir küflendirmeyle yok ediyor ki bu yöntem değiştirilip insanın hücre yapısına saldırması için tasarlanabilir. | Open Subtitles | الطبعية تُهاجم وتبيد اليقطينة بمرض العفن الفطري، الذي يُمكن أن يُغيّر ويصمم لمهاجمة التركيب الخلوي البشري |
| Barbarların bize yandan saldırması için 150 kilometre yol gelmeleri gerek. | Open Subtitles | سيتعين على الهمجيين قطع مسافة مائة ميل لمهاجمة جناح جيشنا |
| - Salak numarası yapma. O hayvanı zayıf anımda bana saldırması için gönderdin. | Open Subtitles | لا تتذاكي معي لقد قمت بإرسال ذلك الحيوان لمهاجمتي ظناً منك أنني ضعيف |