| Her şey 1990'larda Salisbury'de festival direktörlüğü görevine atanmamla başladı. | TED | بدأ كل هذا معي منذ التسعينيات، عندما عُينت منظمة مهرجانات في المدينة البريطانية الصغيرة سالزبوري. |
| İnsanlar kuledeki küçük Pole'ü, zavallı Bayan Salisbury'i konuşuyor. | Open Subtitles | الناس تتحدث عن الولد المسكين في البرج وعن تلك العجوز المسكينة ، السيدة سالزبوري |
| Kamyon, yükünü Salisbury yakınlarındaki... belediyeye ait çöp toplama yerine boşaltmış. | Open Subtitles | أفرغة الشاحنة محتوياتها ، في موقع لطمر النفايات بالقرب من "ساليسبري" |
| Bayan Salisbury, izinsiz girdiğimiz için bizi affedin ama Kralın emriyle siz ve aile üyeleriniz tutuklusunuz. | Open Subtitles | سيدة ساليسبري سامحيني لإقتحامي هذا ولكنك وأفراد عائلتك معتقلون |
| Salisbury, burası, X-ray Alpha. | Open Subtitles | سنكون مجبرين على أسقاطكم سالسبوري أشعة أكس ألفا |
| November X-ray Alpha, burası, Salisbury. Kariba'ya iniş izni verildi. | Open Subtitles | تشرين الثاني أشعة أكس ألفا، معكم برج سالسبوري انتم مخوَلون للهبوط في كاريبا |
| Hatta Lord Salisbury kilise öğretilerinin ve evliliğin kutsal bağının yıkılması ve ahlâki değerlerin bozulması olarak tanımladığı bu eylemi desteklemektense | Open Subtitles | وقد أوضح اللورد "سالزبيري" أنه سيفضل الاستقالة من الحكومة على الموافقة على ما يعتبره إخلالاً بتعاليم الكنيسة |
| Salisbury Ovasındaki testler açıkça gösteriyor ki fıkranın 45 metreye kadar tahrip edici etkisi var. | Open Subtitles | الأختبارات في سهل (سالزبري) تؤكد بأن فعالية النكتة المميتة تصل الى 50 ياردة |
| Salisbury Caddesi'nde ki tünelde ilginç bir cinayet gerçekleşti. | Open Subtitles | "وقع اغتيال غريب ليلة أمس داخل نفق طريق (سالسباري)" |
| Bu olayların Salisbury Düzlüğü'nden ve çağlarca durmuş yekpare taşlardan yayılan bilinmeyen bir olgu yüzünden olduğu hakkındaki raporlar halâ onaylanmadı. | Open Subtitles | تظل التقارير غير مؤكدة بأن هذه الأحداث تطلق بظاهرة غير معروفة بطريقة ما إنطلقت من سهول سالزبوري |
| Salisbury polisi adamın evinde ve ihbar yapıldığından beri oradaydılar. | Open Subtitles | شرطة سالزبوري في منزله و هم هناك منذ ان أجرى الاتصال |
| Bugünkü öğle yemeğinde Salisbury bifteği ve pepperoni pizza olacaktır. | Open Subtitles | الخيارات لغداء اليوم ستكون شريحة لحم "سالزبوري" أو بيتزا ببروني |
| Bayan Salisbury... burada, kulede. | Open Subtitles | السيدة سالزبوري موجودة هنا في البرج |
| İnsanlar Salisbury bifteğini özler mi dersin? | Open Subtitles | الناس سيفتقدون طبق شريحة لحم "سالزبوري"؟ |
| Bayan Salisbury'nin, kulede tutulduğunu ve oğlunun idam edileceğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت بأن السيدة ساليسبري مسجونة في البرج وأن إبنها قد أعدم |
| Prenses Mary, Leydi Salisbury'nin hayatını bağışlamanızı istirham ediyor. | Open Subtitles | الاميرة ماري تتوسلك للإعفاء عن حياة السيدة ساليسبري |
| Ve bu bana "lütfen değişiklik" diye... ...baskı yaptığında, Lord Salisbury'nin yüzyılı aşkın... ...bir süre önce Kraliçe Victoria'ya söylediği bir şeyi anımsatıyor. | TED | وهذا يذكرني بشيء أفهمه قاله لورد "ساليسبري" للملكة "فيكتوريا" منذ أكثر من 100 عام, عندما كانت تلح عليه "أرجوك تغير." |
| Bu esnada, Marconi daha uygulanabilir şeyler üzerinde çalışıyordu ve İngiltere'nin Salisbury Ovası'nda bir sinyali 8 kilometre kadar uzağa gönderebilme başarısını göstermişti. | Open Subtitles | في نفس الوقت , كان ماركوني يعمل علي اشياء عمليه اكثر واستطاع ان يبث الاشاره مسافه 5 اميال الي سهل (سالسبوري) في انجلترا |
| Salisbury Kontesi benim eski eğitmenimdi. | Open Subtitles | الكونتيسة سالسبوري هي مربيتي القديمة. |
| Telefon var efendim. Salisbury Markisi. | Open Subtitles | لديك مكالمة يا سيدي، من ماركيز "سالزبيري". |
| Yarın Salisbury'de bize yeni askerler sağlayabilecek bir idam var. | Open Subtitles | ثمّة إعدام في (سالزبري) غدًا قد يمدّنا بالمجنّدين |
| - Salisbury Caddesi - | Open Subtitles | "طريق (سالسباري)، (تسيم شا تسوي)" |
| - Salisbury formasyonu mu? | Open Subtitles | تشكيل (سيلزبوري)؟ |