| Sana satabileceğin bir şey vereceğim ama soran olursa, onun sana ait olduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | سأعطيك شيئاً يمكنك أن تبيعه, و لكن عليك أن تقول أنه ملكك, إذا سألك أي أحد |
| İyide evlat burada sana ait hiç eşya yok ki ama. | Open Subtitles | بني، لا ارى اي شئ يخصك في هذه الخزانة انا آسف |
| Seçim sana ait tabii, ama ben bir yol gösteriyorum. | Open Subtitles | القرار يعود لك طبعاً، لكنني أعرض عليك وسيلة للخروج |
| sana ait olmayan bir şeyi alamazsın. | Open Subtitles | ليس من اللّطيف أخذ الأشياء الذي لا يعود إليك. |
| Ve diğer şeyler var ve onlar sana ait. Bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | هذه الأشياء تخصك وحدك, لا ينبغى لك أن تخجل منها |
| Tüm bu yaşanan olaylar köprünün oradaki geminin de sana ait olduğunu kanıtlar nitelikte. | Open Subtitles | الأمر برمته يبدو مستبعداً للغاية بالنظر إلى أن القارب الذي اصطدم بالجسر ملك لك كذلك |
| Elimde, sana ait olan bir şey var. | Open Subtitles | لدي شيء الذي ينتمي لك لديها الحمض النووي الخاص على ذلك |
| Bütün hayatını onunla geçirirsin, sana ait olmadığını anlamak zor olur. | Open Subtitles | تعيش معها طوال عمرك و من الصعب أن تعلم أنها ليست ملكك |
| Franta, abinin hissesini aldığından beri evin sana ait olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أن هذا المنزل ملكك الآن بعد ان إشتريت نصيب أخيك |
| Sende sana ait olmayan paraları görürsem seni öldürürüm. | Open Subtitles | أصغِ إليّ؛ إن أمسكت بك تحمل مالاً ليس ملكك سأقتلك |
| Bir parçan sana ait değildi. Sadece bana verdiğin sözdü. | Open Subtitles | وجزء من ذلك لا يخصك بل كان مجرد وعد بأن تكون أنت |
| Bu sana ait olmayan bir şeyi ilk alışın değil, doğru mu? | Open Subtitles | هذه ليست هي المرة الأولي التي أخذت فيها شيئاً كهذا و هو لا يخصك, أليس كذلك؟ |
| Evi dolaşıp sana ait olan her şeyi toplamıştım. | Open Subtitles | بحثت في المنزل كله و اخذت تقريبا كل شيء يخصك |
| Polisi arayıp silahın sana ait olduğunu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | أود منك أن تخبر الشرطة بأن السلاح يعود لك. |
| Bu yüzden şöyle bir etrafına bakıp evden sana ait olmayan bir şeyle ayrılmış mısın bir kontrol etsen diyorum. | Open Subtitles | لذا، لماذا لم تدقّقي وتأكّدي بأنّك لم تتصرفي في الشّيء الذي لا يعود إليك |
| sana ait olmayan şeyleri almaman gerektiğini bilmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تعلمي بأنه لا يحق لك أن تأخذي أشياء لا تخصك |
| Fransa sana ait değil, Charles. | Open Subtitles | فرنسا ليست ملك لك تشالز |
| Artık baban hasta diye, dünyanın sana ait olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أن العالم ينتمي لك الآن لأن والدك إنهار ؟ |
| "Kalbim şimdi sana ait." "Hiç kimsenin sana kötü bakmasına izin vermem." "Hiç kimsenin sana kötü bakmasına izin vermem." | Open Subtitles | قلبي الآن ملكاً لكَ انا ملكاً لك ، انا عالمكَ |
| # Sahip olduğun ev gibisi yok, # çünkü o ev sana ait. | Open Subtitles | لا وجود لبيت كالذي لديك لأن ذلك البيت ينتمي أليك |
| Eğer bu sizi mutlu edecekse bunların sana ait olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | إذا كان هذا سيجعلك سعيداً اعتقد ان هذه الاغراض تنتمي لك |
| Buraya bak, ilk olarak, bu evdeki hiçbir şey sana ait değil. | Open Subtitles | أنظري، في المقام الأول، أياً من غُرف هذا المنزل ليس ملكاً لكِ |
| Sanırım bu sana ait. | Open Subtitles | أعتقد ان هذا يَعُودُ إليك |
| Sorun şu ki, ...inşa ettiğin bu şehir artık sadece sana ait değil. | Open Subtitles | المشكلة هي لم يعد هذا ينتمي إليك هذا المنزل الذي بنيته |
| sana ait olduğunu sandığın bir şeyi eskiden sana aitti. | Open Subtitles | .. شيءٌ أصبحتِ تظنّي أنه ملككِ بل .. هو .. |
| sana ait olmayan şeylerden uzak dur. | Open Subtitles | أنت، ابقى بعيدا عن الأشياء التي لا تعود إليك |