| Kaç kez böyle bir şey yapmak istediğimi sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك كم مرة أردت أن أجري هذا الإتصال |
| bugün Gopal'la buluştuğumda ne hissettiğimi sana anlatamam today. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك ما مررت به عندما قابلت جوبال اليوم |
| Bilmediğin birşey var ve sana anlatamam. | Open Subtitles | هناك شيء لا تعرفه و لا استطيع اخبارك |
| Etkilerden bahsetmişken ofiste bıraktığın etkiyi kaç kişinin fark ettiğini sana anlatamam. | Open Subtitles | تبدين جميلة. حسنا، بالحديث عن الإنطباعات لا يمكنني إخبارك كم شخصاً لاحظ |
| Oturma düzeninin ne kadar önemli olduğunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصف مدى أهمية هذا المخطط لأماكن الجلوس. |
| Gördüğüm şeylerin hepsini sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقول لكِ كل شيء فقط ما رأيتُ |
| Clyde'in şuan anal seks yapıyor olmasından ne kadar iğrendiğimi sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع اخبارك مدي احساسي بالضآلة مناقشة كلايد يمارس جنس شرجي الآن |
| Şu Broadway gösterisini ne kadar çok görmek istediğimi sana anlatamam şu an. | Open Subtitles | لا استطيع ان اقول لكم كم هو قليل أريد أن أرى برودواي تظهر في الوقت الحالي. |
| Ne kadar anlamlı olduğunu sana anlatamam. | Open Subtitles | .لا استطيع إخبارك كم عنى لي ذلك |
| Hayır, yemin etmelisin. Yoksa sana anlatamam. | Open Subtitles | لا و عليك أن تقسم , وإلا لا أستطيع إخبارك |
| Benim için ne kadar değerli olduğunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك ، كم يعنى هذا لي |
| Tamam, bunu sana anlatamam, ama ben tam burada, aklıma gelmişken, boşaltılmış bulunan binanın önündeydim, ve arkaya Yargıtay tarafından gelen, sesi bastırılmış, boğuk sesli bir gümbürtü işittik. | Open Subtitles | حسنا، أنا لا أستطيع إخبارك بذلك، لكنى كنت هنا أمام مبنى البرلمان والذى تم إخلائه و عودة نحو منطقة المحكمة العليا قد سمعنا للتو صوت مكتوم منخفض |
| Maalesef ki sana anlatamam. Anlayamazsın. | Open Subtitles | أخشى أنّي لا أستطيع إخبارك ما كنت لتفهم |
| - sana anlatamam. | Open Subtitles | -أنا لا أستطيع إخبارك, لا أستطيع |
| Bunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا استطيع اخبارك بذلك. |
| Bunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا استطيع اخبارك بذلك. |
| Şimdi sana anlatamam Burada olmaz | Open Subtitles | لِماذا؟ - ـ لا استطيع اخبارك الان |
| Asla anlayamayacağın şeyleri sana anlatamam. | Open Subtitles | لا يمكنني إخبارك بأشياء لن تستطيع فهمها أبدا |
| sana anlatamam. O yüzden soru sormayı bırak. | Open Subtitles | أنظر، لا يمكنني إخبارك لذا عليك التوقف عن سؤالي، أرجوك |
| Bir şeyler oluyor. sana anlatamam. | Open Subtitles | سيحدث شيء كبير، لا يمكنني إخبارك |
| Bu zorlu süreçte, bana olan sadakatinin benim için önemini sana anlatamam bile. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصف لك ما يعنيه لي ولاؤك خلال هذه المحنة. |
| Doğrusu benim yaptıklarımı onaylamış olmanın, benim için ne kadar önemli olduğunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقول لكِ كم يعني لي. لمعرفة بأنكِ وافقتِ على عملي. |
| Bir şeyi tekrarlamaktan ne kadar nefret ettiğimi sana anlatamam bile özellikle de o şeyi çoktan tekrar etmişsem. | Open Subtitles | والذي أخبرتها بكل وضوح أن تتجاهله قبل سويعات قليلة لا أستطيع اخبارك كم أكره تكرار شيئاً خصوصاً متى ما كنت قد كررته سلفاً |
| "Çok önemli bir görev için seçildim, ki bunu sana anlatamam. | Open Subtitles | "لقد تم اختيار لمهمة مهمة جدا التي لا استطيع ان اقول لكم عنها. |
| Nasıl bir his olduğunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا استطيع إخبارك كيف شعرت |