| Sana söylemiştim, böyle bir çanta her yere uygun olmayabilir. | Open Subtitles | لقد قلت لك, حقيبة مثل هذه غير ملائمة لكل المناسبات |
| İlk gelen biziz Sana söylemiştim, zamanında gelirsek kimseyi bulamayız | Open Subtitles | نحن أول الواصلون قلت لك لا تأتي، لا يوجد أحد |
| Onlara güvenilmeyeceğini Sana söylemiştim. Buradan sağ kurtulmaları da mümkün değil. | Open Subtitles | لقد أخبرتك سابقاً أنهم غير صالحين لن ينجوا من هنا أبداً |
| - Sana söylemiştim. - Evet söyledin. Ama buna hazır değildim. | Open Subtitles | ــ لقد أخبرتك ــ نعم، أخبرتني ومع ذلك لم أكن مستعداً |
| Powell, ne çeşit insanlarla karşı karşıya olduğumuzu Sana söylemiştim. | Open Subtitles | بحق المسيح باول لقد أخبرتُك ما نوعَ الناسِ الذين تَتعاملُ معهم هنا |
| bi filmde oynamanın o kadarda zor olmadığını Sana söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لك انها ليست من الصعب أن ندخل في الفيلم. |
| Sana söylemiştim, benden aldığına karşılık bana bir hayat borçlusun. | Open Subtitles | قلت لك أنت مدين لي بحياة مقابل التي أخذتها مني. |
| Dolu silah taşıyan hiç kimseyle iş yapmayacağımı Sana söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك: إني لا أعمل مع أحد يحمل الأسلحة |
| Ona vuruyor. Sana söylemiştim değil mi? Bazı insanlar kavga etmeyi sever.Sonra da öpüşüp barışırlar. | Open Subtitles | قلت لك, هناك بعض الناس يحبون الشجار ثم بعد ذلك يتصالحون ويقبلون بعضهم |
| Sana söylemiştim. "Poughpeepskie"ye gitmeliydik.. | Open Subtitles | لقد قلت لك كان ينبغي علينا الذهاب إلى بوغبيبسكي |
| Ben herhangi bir kafa falan koparmıyorum. Anlaşma yaptığımızda bunu Sana söylemiştim. | Open Subtitles | أنا لا أقطع أي رؤوس، لقد أخبرتك عندما وافقت أنا على هذا |
| Sana söylemiştim, değil mi? Yaptığın her şeyden sorumlusun demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بوضوح أنك ستكون مسئولاً عن كل شيء تفعله |
| Neden yaptığımı biliyorsun. Sana söylemiştim. | Open Subtitles | أنت تعرف لماذا كان يفعل ذلك لقد أخبرتك من قبل |
| Ama, babacık! Kızartmalarla uğraştığımı Sana söylemiştim, unuttun mu? | Open Subtitles | لكن أبّى لقد أخبرتك بأنّني كنت أحمص الخيز.. |
| Neye mal olursa olsun. Bunu Sana söylemiştim. - Yuri diye biri olduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | ـ لقد أخبرتك بذلك من قبل ـ أنا لا أعتقد بانه يوجد يوري. |
| Sevgilim Sana söylemiştim, ayrı banyolara ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | أخبرتُك عزيزَتي نحن لَسنا بِحاجةٍ إلى غرفِ نوم منفصلةِ |
| Sana söylemiştim, en parlak zamanı UFA'yla birlikte savaş yılları sırasındaydı. | Open Subtitles | لقد اخبرتك ان افضل اوقاتها كانت اثناء الحرب ضد الإتحاد السوفيتي |
| Güzel, o halde sen de "Sana söylemiştim" tavrıyla içiri girme. | Open Subtitles | حسناً، لا تدخل إلى هنا إذاً قائلاً لقد أخبرتكِ من قبل |
| Sana söylemiştim bu at bir harika. Ne seçim ama. | Open Subtitles | قلت لكِ ، أنه الجواد الرابح هذا كان رأيي |
| Yanlış tarafa bakıyordun. Sana söylemiştim ağrıyan diş sol tarafta. | Open Subtitles | أنت تنظر للجانب الخطأ أخبرتك أن الألم على الجانب الأيسر |
| Sana söylemiştim, hiç kimsenin ölüm anından sonra gücü yoktur. | Open Subtitles | لقد أخبرتكَ : لا أحد يمكنه التحكّم في ساعة الموت |
| Sanat sempozyumu için. Sana söylemiştim daha önce. | Open Subtitles | من أجل ندوة الفن الجميلة أخبرتُكَ حول ذلك |
| Lanet olası Vince Foster öldürüldü. Sana söylemiştim! | Open Subtitles | هذا الرجل فينس فوستر قُتل أخبرتكم بهذا الأمر. |
| O zamandan kalma. Sana söylemiştim, dostum. | Open Subtitles | لقد أصابك من تلك المرَّة لقد قلتُ لك ، يا رجل |
| Sana söylemiştim. Kavganın ortasında bazen kendimi kontrol edemiyorum dostum. | Open Subtitles | لقد حذرتك مُسبقاً، لا يُمكنني السيطرة على نفسيّ في وسط هذا القتال، يا رجل. |
| Sana söylemiştim, sen bir gelecek beyazışıklısın. | Open Subtitles | كما ترين ، لقد قلتُ لكِ ، أنتِ مرشدة بيضاء مستقبلية |
| Ama birbirimize mektup yazmama kararı aldık. Sana söylemiştim. | Open Subtitles | . لقد اتفقنا على عدم التواصل . أعتقد أني سبق وأخبرتك ذلك |
| Gelmek istemediğimi Sana söylemiştim. Şu halime bak. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أنني لم أرد المجئ أنظري الى وجهي ,سأموت من الالتهاب الرئوي |