satıcıyı insan olarak... mahalledeki diğer insanlar gibi görmezdik hiç. | Open Subtitles | نحن ما رأينا البائع كرجل ليس كالطريقة التى رأينا بها الرجال الآخرين من الحى |
Alıcıyı ve satıcıyı yakalayabiliriz. | Open Subtitles | من الممكن أن نقبض على البائع والمستلم أيضاً |
Bazı arkadaşlarımla bir satıcıyı çarptık, mal satarken. | Open Subtitles | قمت انا وأصدقائي بسرقة تاجر مخدرات خلال عملية بيع |
satıcıyı bulmak için, partideki her çocuğa sıkı bir şekilde yaslanmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن العجاف من الصعب على كل طفل في أن حزب للعثور على تاجر. |
Haydi gidip şu satıcıyı halledelim. | Open Subtitles | هيا بنا؛ لنجعل ذلك التاجر الوضيع يسدّد ثمنها |
Yaklaşık bir saat önce alıcı, satıcıyı arayıp ismini vermemesi için yalvarmış. | Open Subtitles | يبدو أنّه قبل ساعة فقط قد تلقى التاجر مكالمة لمشترٍ ترجاه أن لا يقدّم إسمه. |
Anam bir kez canlı bir tavukla, bir seyyar satıcıyı ölümüne dövmüştü. | Open Subtitles | لقد رأيتها على وشك أن تضرب بائعاً متجولاً حتى الموت باستخدام دجاجة حية! |
Satıcının dün geceki soygunda bir eczacıyı öldürdüğünü ve bu çocukların satıcıyı, kadın veya erkek, yakalamak için yardım edebileceklerini düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسنا نعتقد ان الموزع قد قتل صيدلي البارحة اثناء عملية سرقة كما نعتقد انا هذان الولدان باكمانهما مساعدتنا على ذلك |
Yanına bir sivil verip satıcıyı bulmanı ve bir alışveriş ayarlamanı istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن يقرن لكم مع على السرية - هل عقف مع البائع |
satıcıyı temsil ediyorum. O yaşlı, buraya gelip iş yapacak durumda değil, bu yüzden satışı benim yürütmemi istedi. | Open Subtitles | أنا أمثل البائع هو ليس بحالة تسمح له بالقدوم و القيام بالعمل |
Hem alıcıya hem de satıcıyı ikna ettikten sonra yatabileceği en kısa süreyi yattı. | Open Subtitles | نعم، لقد أدى الحد الأدنى من العقوبة بعدما إنقلب على الشاري و البائع |
satıcıyı ikna edecek bir şey ki, eğer bir eşitlik olursa, size versinler diye. | Open Subtitles | من تلك العروض التي تُقنع البائع أن يبيعه الشقة في حال حدوث تعادل في الأسعار |
Şemsiye çeviren şu satıcıyı görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترين هذا البائع الذي يلفّ الشمسية؟ |
Eczahaneye gittim ve o satıcıyı azarladım. | Open Subtitles | ذهبت إلى الصيدلية و وبخت البائع |
Öyle şeyler yapmazdı o. Şu satıcıyı bulalım. | Open Subtitles | ولا يقوم بضربك حتى يتغلب عليك ولنذهب و نقبض على تاجر المخدرات |
Ve ben işi sizin adınıza yürütecek en güvenilir satıcıyı tanıma şerefine sahibim. | Open Subtitles | وحدث أن أعرف أكثر تاجر جدير بالثقة الذي سيـُشرف لأدارة المصرف لمؤسستك |
İtiraf alabilmek için bir satıcıyı pencereden sarkıtmışsın? | Open Subtitles | علّقتِ تاجر مُخدّرات خارج نافذة من أجل الحصول على إعتراف؟ |
Sevimli şeytan çizimleri olan satıcıyı bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا تاجر المُخدرات صاحب الرسومات الشيطانية |
Evet, biz de şu an satıcıyı yakalamaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نعم، حسناً، نحن نقوم، بتعقب التاجر الآن. |
- Gallagher'i değil satıcıyı arıyorlardı. | Open Subtitles | لانهم كانوا يبحثون عن التاجر , ليس غالاغر |
Anlaştığı satıcıyı tanımlayamadım. | Open Subtitles | لم أكُن قادراً على تحديد هوية التاجر الذي تعاقد معه |
Anam bir kez canlı bir tavukla, bir seyyar satıcıyı ölümüne dövmüştü. | Open Subtitles | لقد رأيتها على وشك أن تضرب بائعاً متجولاً حتى الموت باستخدام دجاجة حية! |
Sen ve ben de sokak adı "6" olan bir satıcıyı arayacağız. | Open Subtitles | أنت وانا سوف نبحث عن الموزع مع اسم الشارع "6". |