| Jane, evi çocukları olan bir aileye satmamız gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول جين، علينا أن نبيع البيت لعائلة كبيرة. |
| - Bugün kurabiye satmamız gerekiyor. - Kurabiye yapmam. | Open Subtitles | من المفترض أن نبيع الحلوه اليوم أنا لا افعل هذا |
| Evet. Abigail'in partisi ve bizim bir ons uyuşturucu satmamız gerek. | Open Subtitles | نعم، إنها جفلة ابيغال، ويجب علينا أن نبيع 28 غرام من الحشيش |
| Güzel. Ama öncelikle maskotlarını satmamız gerekecek. | Open Subtitles | هذا جيد, ولكن يجب أن نبيعها إلى جالب الحظ اولاً |
| Gizli kalmamız gerek. satmamız gereken şeyi satarız. | Open Subtitles | إبتعدنا عن الأنظار .ونبيع ما نحتاج لبيعه |
| Weyerhammer Kağıt sponsorluğunda yapıldı kendi ürünlerinden daha çok satmamız amacıyla.. | Open Subtitles | لقد أصبحت برعاية واير هامر للورق في محاولة لجعلنا نبيع أكثر من منتجهم الجديد |
| Şey, bizim birkaç parça satmamız onun yaşadığını göstermez. | Open Subtitles | حسنا , نحن نبيع بعض الاغراض وهذا الاقتراح موجود |
| - Her şeyi satmamız lazım. - Sonra gidecek misin? | Open Subtitles | يجب أن نبيع كل شيء بسرعة- و بعدها ستغادر؟ |
| Evi ve toprakları satmamız bence en iyisi. | Open Subtitles | من الأفضل أن نبيع المنزل والحدائق |
| Büyük bir çaba harcadın ama Zalinsky'e satmamız gerekecek. | Open Subtitles | . " لقد قمت بمجهود جبار، لكن علينا أن نبيع الشركة إلى " زلنسكي |
| Ki bu da daha çok karamela satmamız anlamına geliyor. | Open Subtitles | ..مما يعني فقط علينا أن نبيع حلوى أكثر |
| Kıyafetlerimiz üzerimizdeyken iki günde bebekleri satmamız imkânsız. | Open Subtitles | مستحيل ان نبيع الدمى خلال يومين بثيابنا |
| Yarına, sadece 140 kek satmamız gerek. | Open Subtitles | غداً، يجب علينا أن نبيع فقط 140 كب كيك. |
| Hayır, bu hisseleri hemen satmamız lazım. | Open Subtitles | لا، علينا أن نبيع تلك الأسهم، فوراً |
| satmamız gereken şeyleri satıyoruz. | Open Subtitles | إننا نبيع أشياء كان علينا ألا نبيعها |
| Evi satmamız gerekiyor! | Open Subtitles | علينا أن نبيع ذلك المنزل. |
| Çok iyi. Ama önce maskotu satmamız lazım. | Open Subtitles | هذا جيد, ولكن يجب أن نبيعها إلى جالب الحظ اولاً |
| İhtiyacımız olan şey... Ona satmamız gereken şey reddedemeyeceği sahte bir hikaye. | Open Subtitles | كما ترون ، ما نحتاج ان نفعله ، ان نعرف ما تريده ... علينا أن نبيعها |
| Büyükannen ve Büyükbaban zorlu bir dönemden geçiyorlar ve bu evi alırken bize para verdikleri için onlara bunu geri ödemek için evi satmamız gerekiyor. | Open Subtitles | جدتك وجدك يمران بظروف صعبة وبما أن لديهما مال مستثمر في هذا المنزل فنحن بحاجة لبيعه لندفع لهما المال |
| Toparlanalım artık. satmamız gereken bir ev var. | Open Subtitles | لنتماسك أنفسنا لدينا منزل لبيعه |
| Ona 10 tane sessiz Ar-15's silahı satmamız için hazır bekliyor. | Open Subtitles | هو جاهز لنا لبيعه "10آر-15أس" صامت. |