| Eskiler diye bahsettikleriniz, Wraith'lerle savaşmanın daha iyi bir yolunu bulma arayışlarında çaresizdiler. | Open Subtitles | القدماء ، كما تدعونهم كانوا يائسين في البحث عن أفضل طريقة لمحاربة الأشباح |
| Araştırmacılar yüzyılı aşkın bir süredir kanserle savaşmanın bir yolu olarak immün sistemini araştırmaktalar ve kanser aşıları ne yazık ki hayal kırıklığı yarattı. | TED | ظل الباحثون لأكثر من قرن يدرسون الجهاز المناعي كطريقة لمحاربة السرطان وكانت لقاحات السرطان للأسف مُحبِطةِ. |
| Yukarı doğu yakasındaki hayatla savaşmanın tek yolu ateşe ateşle karşılık vermektir. | Open Subtitles | لا الطريقة الوحيدة للتعامل مع الجانب الشرقي الراقي هي محاربة النار بالنار |
| Karanlık maddeyle savaşmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنه الشيء الوحيد الذي بوسعه محاربة المادة المظلمة |
| Bir hastalıkla savaşmanın yolu, hâlâ tedavisi mümkünken onu teşhis etmektir. | Open Subtitles | أنت تحارب المرض بإكتشافه بينما ما يزال قابلاً للعلاج |
| Almanlarla savaşmanın yanında açlık ve susuzlukla da savaşıyorlarmış. | Open Subtitles | وبالاضافة لقتال الالمان قاتلنا الجوع والعطش |
| Ama onlar ile savaşmanın sırası değil. | Open Subtitles | لكن الآن ليس الوقت المناسب لقتالهم |
| "Uzaylılarla savaşmanın tek yolu, dinozorları diriltmekten geçer." | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمحاربة هؤلاء الفضائيين هو احياء الديناصورات |
| Bununla savaşmanın tek yolu ruhun rüyanı kontrol etmesi ve terk etmesi için emretmen. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمحاربة هذه الروح هو أن تسيطري على حلمك و تأمريها بالرحيل |
| Bugün Tanrı bize gösteriyor ki asıl düşmanlarla savaşmanın tek yolu Hıristiyan kardeşlerimizle omuz omuza vermektir. | Open Subtitles | اليوم، الرب يبين لنا أن الطريقة الوحيدة لمحاربة عدونا الحقيقي هي احتضان زميلنا المسيحي |
| Şuçla savaşmanın bu yeni yolunu sevdim. | Open Subtitles | أعشق تلك الطريقة الجديدة لمحاربة الجريمة. |
| Bu hastalıkla savaşmanın en kötü yanı onun da sana karşılık vermesi. | Open Subtitles | أصعب شيء في محاربة هذا الوباء أنه يحارب أيضاً. |
| Coğrafyayla savaşmanın bir manası yok, haksız mıyım? | Open Subtitles | أعني, لا يمكنك محاربة الطبيعة, صحيح؟ |
| Daha da önemlisi kötülüğün tüm biçimleriyle savaşmanın Şeytan'a teslim olmaktan daha önemli olduğunu sadece sizler unutmadınız çünkü böylesi daha kolay. | Open Subtitles | والأهم من ذلك، أنكما لوحيدان اللذان تذكّرا... أنه من المهم جدًا محاربة الشيطان بكل أشكاله، |
| Bir hastalıkla savaşmanın yolu, tedavisi mümkünken teşhistir. | Open Subtitles | انت تحارب المرض باكتشافه بينما ما يزال قابلاً للعلاج |
| Hastalıkla savaşmanın yolu tedavi etmek değil, hâlâ tedavi edilebilir durumdayken onu teşhis etmektir. | Open Subtitles | انت لا تحارب المرض بعلاجه انت تحارب المرض بإكتشافه بينما ما يزال قابلاً للعلاج |
| Yalanla savaşmanın yolu nedir biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف كيف تحارب كذبة؟ |
| Şimdi, bu yeni savaşçıyla savaşmanın anahtarı olabilir. | Open Subtitles | الأن ربما سيكون المفتاح لقتال المحارب الجديد |
| Duydum ki, şeytanlarla savaşmanın tek yolu cehenneme bir yolculuk etmendir. | Open Subtitles | لقد سمعت بأن الطريقة الوحيدة لقتال شياطينك هي أخذ رحلة إلى جحيمهم |
| Karanlıkta savaşmanın tek yolu karanlığa teslim olmaktır ve ben o tür bir insan olmak istemiyorum artık. | Open Subtitles | "الوسيلة الوحيدة التي أعرفها لقتال الظلمة هي اعتناق الظلمة" ولم أعُد أودّ أن أكون شخصًا من تلك النوعيّة. |
| Onlarla savaşmanın bir yolunu bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجد طريقةً لقتالهم |
| Öncelikli olarak onu araştırarak rahiplerle savaşmanın bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | أولاً وقبل كل شيء قد تكون دراسته المفتاح.. لاكتشاف وسيلة نحارب بها الرهبان |