| Sonra da Siletsky'nin resmini kitabın 105. sayfasına koyun. | Open Subtitles | و أن تضع صورة سيلتسكي في الصفحة 105 من الكتاب |
| Daha dün, onun resmini kadınlar sayfasına koydum. | Open Subtitles | بالأمس فقط , وضعتُ صورتها في الصفحة الخاصة بالنساء في الصحيفة |
| Eski eşim Margo, Facebook sayfasına sürekli seyahat fotoğrafları yükleyip boşandığımızdan beri ne müthiş bir hayat sürdüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | حسناً, زوجتي السابقة مارجو كانت ترسل صور للسفر علي صفحتها للفيس بوك لحياتها العظيمة التي تعيشها منذ طلاقنا |
| Milyarlarca web sayfa içeriklerinden adeta yarışarak geçtikten sonra linklerin bulunduğu bir web sayfasına bağlanır. | Open Subtitles | يتنقل خلال فهرس مكون من مليارات المليارات من صفحات الويب جميعها متصلة بشبكة من الروابط |
| Bu benim sayfam değil. Bu, İsrailli şehit askerin anma gününde Tahran'da bir adam sayfasına, İsrailli askerin resmini koymuş . | TED | هذه ليست صفحتي. هذا الشخص من طهران في ذكرى سقوط الجندي الاسرائيلي يضع صورة جندي اسرائيلي علي صفحته. |
| Raporun 13'üncü sayfasına, sadece senin bildiğin şeyler yazmış. | Open Subtitles | لقد قام بعدد من الإدخالات لصفحة 13 وأنت وحدك تعرف ذلك |
| Evet, biliyorum ama beni masaj reklamları sayfasına koyman gerekir miydi? | Open Subtitles | أعلم هذا، ولكن هل عليك وضع صورتي في صفحة إعلانات التدليك؟ |
| Önünüzdeki broşürün beşinci sayfasına bakın. | Open Subtitles | إذا تنظر إلى الدليل الموجود أمامك، بالصفحة الخامسة |
| Times'ın ilk sayfasına bir göz at. | Open Subtitles | أنظر في الصفحة الأولى من صحيفة نيويورك تايمز |
| Bu yerel paçavra ön sayfasına bu resmi koymuş. | Open Subtitles | وَضعتْ الخرقةُ المحليّةُ هذه الصورةِ على الصفحة الأولى. |
| "Meşale"nin baş sayfasına kestirme yol gibi. | Open Subtitles | إنه كفيل بإيصال المرء بسرعة إلى الصفحة الأولى في مجلة الشعلة |
| Bu alıntıyı ben de- -Kitabınızın 184'üncü sayfasına kullanmıştınız. | Open Subtitles | استخدمت هذا الاقتباس بالتحديد في كتابك في الصفحة 184 |
| Gramer ve imla hatalarını düzelterek defterlerinizin dördüncü sayfasına yazın. | Open Subtitles | أريد منكم كتابة هذه الجمل مستعملين صيغ الفعل المناسبة وتهجئته على الصفحة الرابعة من كتاب الفروض |
| Herkes biliyor. Gazetenin ilk sayfasına çıkmış. | Open Subtitles | الجميع يعلم ، كان في الصفحة الرئيسية للصحيفة |
| Facebook sayfasına göre Cailin kahveciye gittiğini paylaştı. | Open Subtitles | صفحتها على الفيس بوك تقول أن كالين موجودة في كافيتيريا الكلية |
| Şimdi sayfasına kimler bakıyor, kimler yorum yapıyor onları yakalıyorsun ve hiçbiri gerçek değil. | Open Subtitles | والآن أنتِ مشغولة بمن ينظر في صفحتها ومن يعلق ولا شيء من هذا حقيقي |
| Gayri menkul sayfasına baktım. İki milyon ediyor. | Open Subtitles | لقد تفقدت صفحات العقارات الجقيقة سيتحق مليونيين. |
| Facebook sayfasına şöyle bir baktım süper bir çevreci olduğu yazıyordu | Open Subtitles | صفحته في الفيسبوك تقول أنه أختصاصي بيئه كبير |
| Garcia William'ın bilgisayarını incelerken, bir web sayfasına ait şifrelenmiş bir link buldu. | Open Subtitles | غارسيا كانت تبحث في كمبيوتر ويليام لقد وجدت رابطا مشفرا لصفحة انترنت |
| Bir gizemin son sayfasına atlamak gibi olurdu. | Open Subtitles | الأمر سيكون أشبه بالتحول للصفحة الأخيرة لرواية لغز بوليسي |
| Joey'nin Kendini-Sünnet Et sayfasına hoşgeldin. | Open Subtitles | سجّلتَعلى إلى صفحةِ ويب جوي ختان الذاتية... |
| Sadece bir sayfasına baksan nedenini anlarsın. | Open Subtitles | إذا رأيت صفحه واحده ستتفهم لماذا |