| Annem de okumadı. Yeni kahve sehpasının üzerinde güzel duruyor. | Open Subtitles | حتى امي لم تفعل , لكن الكتاب يبدو جميلاً على طاولة القهوة الخاصة بها |
| Holdeki sehpasının üzerinde Dedektif Stevens'ın bir numara bıraktığını fark etti. | Open Subtitles | على طاولة القاعة، وقالت انها اكتشفت ان كان المخبر ستيفنز ترك رقم... |
| Ve son olarak da, pek çok emeklinin aksine, Molloy' un kahve sehpasının üzerinde dünyanın en büyük kübik zirkonyası duruyor. | Open Subtitles | وأخيراً (ملوي) بعكس كبار السن الآخرين لديه أكبر ألماسة على طاولة القهوة الخاصة به |