| Oksijen-helyum karışımı bize aşağıda sekiz dakika yeter. | Open Subtitles | خليط الأوكسجين مع الهليوم.. سوف يمنحنا ثمان دقائق.. |
| Şam'dan sekiz dakika gecikmeli bir rapor aldık. | Open Subtitles | لقد إستلمنا للتو رسالة من دمشق أرسلت منذ ثمان دقائق |
| Ranjit, bizi oraya sekiz dakika içinde götürebilirmisin? | Open Subtitles | رانجيت هل يمكنك ايصالنا هنالك في ثمان دقائق ؟ |
| sekiz dakika sonra, elinden ekrana baktı, ve geziyordu: ileri ve geri gidiyordu. | TED | بعد ثماني دقائق لاحقاً، نظر من يده الى الشاشة، وكان يستكشف: ذهاباً وإياباً. |
| Bu yolla her yarım saatte sekiz dakika kurtarıyorsun yani iki saatlik televizyon izleme boyunca egzersiz için 32 dakikan oluyor. | TED | وتوفرُ بهذه الطريقة ثماني دقائق كل نصف ساعة إذا عند مشاهدتك التلفاز لمدة ساعتين، لديك 32 دقيقة للتمارين الرياضية. |
| Yani sekiz dakika ve gömülmüş bir bilgisayarın tek ihtiyacımız olduğu görülüyor. | TED | إذاً ثمانية دقائق وكمبيوتر محشور يبدو أنها كل ما نحتاجه هناك. |
| sekiz dakika sonra Frasier'la bahçedeki masamızı kaybedeceğiz. | Open Subtitles | في ثمان دقائقِ التي نحن نَذْهبُ لفَقْد منضدةِ باحتِنا. |
| En azından beş dakika. Dışarıda sekiz dakika kalmak sağlıklı birini öldürür. | Open Subtitles | ثمان دقائق في الخارج كافيةٌ لقتل شخص في أتم الصحّة |
| Ona çarptıktan sonra 911'a aramadan önce arabamda sekiz dakika bekledim. | Open Subtitles | قبل أن أتصل بالطواريء جلست في سيارتي لمدة ثمان دقائق |
| - Hayır, arkadaşınızdan e-posta geldi. sekiz dakika oldu. Veriyi yenilemem gerek. | Open Subtitles | كلاّ، إنّها بريد من صديقُــك عليّ تحديث البيانات كلّ ثمان دقائق |
| Bunun anlamı güneşi aslında sekiz dakika geçmiş haliyle görüyoruz. | Open Subtitles | وهذا يعني اننا نرى الشمس كما كانت عليه في الماضي في الحقيقة ثمان دقائق في الماضي |
| Ortağın sekiz dakika içinde döneceğini söylemişti. | Open Subtitles | شريكك قال أنّه يستطيع إستعادتها في ثمان دقائق |
| Biri de benim. Ama sekiz dakika aynı şeyi görürsem sıkılırım. | Open Subtitles | لكن إذا مضت ثمان دقائق على أي شيء، سأملّ منه. |
| Kalan kısmı o kadar hızlı halletsen de sekiz dakika falan alacak. Radyasyon beş dakika içinde vuracak. | Open Subtitles | سيستغرق ذلك ثمان دقائق والاشعاع سيأتي في خمس |
| Yani bu 52 dakikanın içinde toplam sekiz dakika nefes alıyorsunuz. | TED | من أصل ٥٢ دقيقة كنت أتنفس فقط لمدة ثماني دقائق |
| Bu fotoğraftaki zaman göstergesi sekiz dakika sonrasına ait. | Open Subtitles | التوقيت على هذه الصورة .هو بعد ثماني دقائق .بدأت تفقط الوعي |
| Eğer turistler yoldan toz olurlarsa sekiz dakika civarında. | Open Subtitles | ثماني دقائق كحد اقصى اذا السياح افسحوا لنا الطريق |
| Bilinçli yumurta bakımının bir sırrı daha! Bir kap dolusu kaynar su ve yaklaşık sekiz dakika. | Open Subtitles | السر الأخر للعناية بالبيض ضع الماء المغلي لمدة ثمانية دقائق |
| Tekrarlıyorum, gemi süratle batıyor. Dönüşe sekiz dakika. | Open Subtitles | أكرر، القارب يغرق بسرعه ثمانية دقائق لنقطة وجوب العودة. |
| Nasıl 911'i aramdan önce sekiz dakika beklersin? | Open Subtitles | كيف تتجرأ؟ أن تنتظر ثمانية دقائق للإتصال بالطوارئ |
| Ne yazık ki aniden soldurduğumuz güzel şey sekiz dakika önceydi. | Open Subtitles | من المحزن، الشيء الجميل يختفي بشكل فجائي - ثمان دقائقِ مضتِ. |
| Vardıktan, sekiz dakika sonra, cesedi bulunmuş. | Open Subtitles | عندما وصلت وحدة بثمان دقائق بعدها لقد وجدوا جثتهُ |
| Aptal bir yatağa yastık koyup kaldırmak için... haftada elli sekiz dakika, yılda iki gün harcadım. | Open Subtitles | هذا يعني يومان من حياتي في السّنة اقضيها هكذا أضع الوسادات فوق وتحت السرير الغبي |