| Çünkü az önce sekreteriyle konuştum ve 1 saate seni anlaşma metniyle bekliyorlar. | Open Subtitles | لأنني أغلقت الهاتِفَ للتوّ مع سكرتيرته, ويتوقعونَ قدومك .معَ تعهدُ إرتباط خلال ساعة |
| Bunun ne anlama geldiğini biliyorsun, sekreteriyle birkaç günlük sıkı çalışma. | Open Subtitles | أتعلمين ما يعنيه ذلك , انهما يومين من الأشغال الشاقة برفقة سكرتيرته |
| İkinci Fikir sekreteriyle ilişkisi olduğuna bayağı eminim. | Open Subtitles | و أنا متأكده جدا أنه يقيم علاقة مع سكرتيرته |
| Versay'dayken ben dükün sekreteriyle konuştum. | Open Subtitles | عندما كنا في الفيرساي... تحدثت مع سكرتير الدوق |
| Ama işin gerçeği o küçük İsveçli sekreteriyle kaçtı. | Open Subtitles | لكن في الواقع كان يستمتع بأوقاته مع السكرتيرة اللطيفة |
| Karısı ve çocukları memelekete gidince patron, sekreteriyle, manikürcüsüyle ya da asansör görevlisi kızla kurtlarını döker. | Open Subtitles | تسافر الزوجة والأطفال إلى الريف والرئيس في علاقة مؤقتة مع سكرتيره... أو مدرِّمة الأظافر، أو عاملة المصعد ... |
| İnsanlar kocamın sekreteriyle yattığını anlatmaya bayılıyorlardı. | Open Subtitles | ليس سرا انه كان ينام مع السكرتيره |
| ...Jamie onunla ve sekreteriyle aynı masaya oturursa olacakları biliyorsun. | Open Subtitles | إذا جلس جايمي معه وسكرتيرته تعلمين ماذا سيحدث |
| Belki de babamın sekreteriyle kaçtığı ayrılmış bir aileden geldiğimi. | Open Subtitles | .. ربما أنا جئت من عائلة محطمّة الذي رحل والدها مع سكرتيرته |
| sekreteriyle evlenen ilk adam oymuş gibi aptal aptal sırıtıyor. | Open Subtitles | وهو يبتسم كالمغفّل وكأنه الرجل الأول الذي قد تزوج سكرتيرته على الإطلاق |
| Ofise her gittiğinde seni sekreteriyle aldatan bir baba. | Open Subtitles | وعلاقته مع سكرتيرته فى كل مرة يذهب إلى مكتبه |
| 5 yıl sonra kocasının sekreteriyle yattığını reddetmeli partilerde onu utandırmalı ama kocası onu terk edemez çünkü nafakadan korkuyor. | Open Subtitles | وتتجاهل حقيقة إنه كان يضاجع سكرتيرته لخمسة أعوام. وتخرج معه في حفلات العشاء، وتعرف أنها لن ترحل لأنه خائف من النفقة. |
| Babası annesini terk edip sekreteriyle yaşamaya başladığında Tessa dengesizleşmiş. | Open Subtitles | عندما ترك أبوها أمها وانتقل للعيش مع سكرتيرته أصبحت تيسا مضطربة |
| Nasıl sekreteriyle kaçacak kadar geri zekalı olabilir? | Open Subtitles | مانوع هذا الغبي الذي يهرب مع سكرتيرته |
| Doktor eşinden boşanıyor ve sekreteriyle görüşüyor. | Open Subtitles | الدكتور طلق زوجته والآن يواعد سكرتيرته |
| Uğruna, annemi bırakıp gittiği eski sekreteriyle yani. | Open Subtitles | سكرتيرته السابقة التي ترك أمي من أجلها |
| Söylesene, senin de yaptığın gibi sekreteriyle yatmış olsaydı bu kadar üstüne gider miydin? | Open Subtitles | هل كنت ستهجم عليه هذه الهجمة الشرسة... لو انه ضاجع سكرتيرته مثلما ضاجعت سكرتيرتك؟ |
| Samaritan asla sekreteriyle yatmayacak ya da kampanya fonlarından zimmetine para geçirmeyecek. | Open Subtitles | (السامري) لن ينام أبدا مع سكرتيرته أو يختلس مالا من صندوق حملته |
| Versay'dayken ben dükün sekreteriyle konuştum. | Open Subtitles | عندما كنا في الفيرساي... تحدثت مع سكرتير الدوق |
| sekreteriyle konuştuk. Bize konuk listesini verdi. | Open Subtitles | تحدثنا إلى السكرتيرة أعطتنا لائحة الضيوف |