| En son ne zaman cenaze töreninde paylaşılan bir selfie gödünüz? | TED | متي أخر مره رأيت فيها صورة سيلفي في جنازة ؟ |
| Mulholland Dergisi'nin sayısıyla selfie çekiniyor. | Open Subtitles | أنها تأخذ صور سيلفي مع قضيه في مجلة مولهولاند |
| Sevgilimi kıskandırmak için sahte kulüpte selfie çekiyorum. | Open Subtitles | أحاول التظاهر بإلتقاط صورة سيلفي في نادي مزيف لأثير غيرة حبيبتي |
| Bu da anlayabileceğimiz gibi açıklarsak 5 bin insanın hayatı boyunca çektiği selfie bütçesi kadar. | TED | أي ما يعادل مجموع صور السيلفي التي يلتقطها 5000 شخص طيلة حياتهم. |
| Tamam, şeye gidin kuyruğun olduğu tarafa, herkes orada selfie çekiyor. | Open Subtitles | حسنًا، قوديه إلى منطقة الحيازة، فالجميع يلتقطون الصور الذاتيّة هناك. |
| Her neyse A aldı yani sana bir selfie gönderdi. | Open Subtitles | على أي حال، نالت الدرجة الكاملة... وأرسلت لك صورة شخصية |
| Ve son olarak da, eğer sorun olmazsa benimle dışarıda bir selfie çeker misin? | Open Subtitles | وثمة شيء آخر، سيكون لاحقاً ،في الخارج، إذا لا تمانعون تأخذون سيلفي معي، إتفقنا؟ |
| Laura Jeff ile selfie çekip koymuş, Sarah ise resimde yok... | Open Subtitles | لورا قامت بأرسال صورة سيلفي لها مع جيف و لكن سارا لم تكن في الصورة |
| Kanepe selfie'si çekerken 12-pack'ini gördüm telefonumdan. | Open Subtitles | رأيت عضلات بطنه في هاتفي عندما كنتُ ألتقط سيلفي الأريكة |
| Kente yapıştırabilir, önlerinde selfie çekeriz. | Open Subtitles | نلصقها في ارجاء المدينة . ونأخذ صور سيلفي |
| Eğer benimle anlaşma yaparsan, 2 sene içinde seninle selfie çekmek için insanlar birbirlerini ezerler. | Open Subtitles | وإن وقعتِ صفقة معي ستقلبين الكفة . ليأتي الناس ويأخذون صور سيلفي معكِ |
| Biraz bekle, en azından birlikte selfie çekilelim. | Open Subtitles | انتظري, دعيني, اخذ على الأقل "سيلفي" لنا "سيلفي"عبارة عن صورة شخصية يقوم صاحبها بالتقاطها لنفسه |
| Eğer söylememiş olsaydı hayatta bir selfie koparamazdı. | Open Subtitles | سوف لن يكون باستطاعتها اخذ سيلفي |
| İşimi yaparken içindekilerle selfie çekmem ben. | Open Subtitles | لن أخذ سيلفي مع مابداخلك فلدي ما أفعله |
| selfie'ler bu ara çok moda. Biliyorum. CNN'de haftanın selfie'leri diye bir köşe bile var. | Open Subtitles | أعلم "سي أن أن" خصصت عموداً لأفضل صور "سيلفي" بالأسبوع |
| selfie çekmekte o kadar iyiye gittim ki artık zorlanmadığımı fark ettim. | Open Subtitles | لقد ادركت أن لدي موهبة في التقاط صور السيلفي لم أعد أشعر بالتحدي كما مضى |
| Kamera selfie modundaydı ama senin için duyduğum gurur yüzümden okunuyor. | Open Subtitles | الكاميرا كانت على وضع السيلفي لكنني ابدو فخور جداً بـك |
| Kamera yine selfie modundaydı ama gülmekten ölürken çektim kendimi. | Open Subtitles | لا الكاميرا كانت في وضع السيلفي مرة ً آخرى لكنني ضحكت بقوة |
| Hayranlarımızla bir kaç selfie çektim diye bu kadar üzgün olmana anlam veremiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدّق أنك مُستاء لهذا الحدّ فقط لأنّي إلتقطت بعض الصور الذاتيّة مع المُعجبين |
| Aklımı yitirmiş olsam, kedimle haftalık selfie çeker miydim? | Open Subtitles | لو انني كنت واهماً هل كنت ساخذ صورة شخصية اسبوعية مع قطي ؟ |
| Evet. O selfie çubuklarından yokmuş maalesef. | Open Subtitles | أجل، من المؤسف أنه لم يمتلك واحدة من عصا الصور الشخصية الذاتية تلك |
| Bir selfie. | Open Subtitles | أملك هذه فقط إنها.. إنها صورة ذاتية |
| Ölü birisiyle çekilen selfie'den daha mı iyi sence? Oh. Bana bir teklif sun, gerisini bana bırak. | Open Subtitles | أليس أفضل من أخذ صورة مع جثة؟ اعرضي علي اتفاق، و لا تقلقي به |