| Yeteneklisin, sen de biliyorsun. Bilgisayar altı üstü bir alet. | Open Subtitles | تمتلك نظرة وأنت تعلم ذلك، وما الحاسوب إلا مجرد آداة | 
| Aşı yapmanın yakınında bile değilim, bunu sen de biliyorsun | Open Subtitles | إنّني لستُ بقريبٍ حتّى لأحصل على لقاح، وأنت تعلم ذلك. | 
| Şimdi bunu halletmezsek bir gün bunun acısı çıkacak, sen de biliyorsun bunu. | Open Subtitles | إذا لم نعتني بهذا الآن، سوف ترتد في وجهنا وأنت تعرف هذا جيداً. | 
| sen de biliyorsun. Bunların hepsi ondan korkuyor. | Open Subtitles | كُلـهم يخافون منها حتى الموت وأنت تعرف ذلك | 
| Bu duyduğum en saçma şeydi. - Böyle olmadığını sen de biliyorsun. | Open Subtitles | كان هذا أسخف شئ سمعته و أنت تعلم أن هذا لم يحدث | 
| Bunu babanın seks yaşamı için asla söylemediğimi sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنا لن اطبق ذلك المفهوم في حياة أبوك الجنسيه وأنتِ تعرفين | 
| Düello için tahrik vardı, bunu sen de biliyorsun, soğukkanlılıkla yapılan bir tahrik! | Open Subtitles | الصفعة كانت استفزازية ، أنت تعرف ذلك تعمد استفزازه | 
| Ve sıkıcısın, ve tamamen sıradansın, ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | وأنت مملّة , وأنت عادية جدا وأنت تعرفين ذلك | 
| O dedektifin başlatmadığı hiçbir şey yapmadım bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لم أفعل لك شيئاً لم يبدأه ذلك المحقق وأنت تعلم هذا | 
| Bu 40. kat ve üzeri zaten sen de biliyorsun. | Open Subtitles | هذه ميزة المُستوى الـ 40 وما فوق وأنت تعلم هذا | 
| Yakın çekime yalan söyleyemezsin bebeğim. sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تكذب علي عدسة الكاميرا حينما تقترب من وجهك وأنت تعلم ذلك | 
| Bu halinle insanlara liderlik etmeye hiç hakkın yok, ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | ليس لك الحق في قيادة أي واحد بهذه الطريقة وأنت تعرف ذلك | 
| sen de biliyorsun ki, o konuda başka çaremiz yoktu. | Open Subtitles | انتظر قليلاً .. لم يكن لدينا خياراً فى تلك المسألة وأنت تعرف ذلك | 
| Bu saçmalık ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | هذا هراء وأنت تعرف ذلك حتى مجرد ضابط أحمق مثلي يعرف | 
| Onun altında hiçbir şey yok, bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لا يوجدُ شيءٌ تحت هذه الشرفة و أنت تعلم ذلك | 
| O güçlü biri. Bunu yapabileceğini sen de biliyorsun. | Open Subtitles | إنه رجل ذو نفوذ وأنتِ تعرفين بأن يمكنه ذلك | 
| Onların benim gibi bir annesi olmayacağından eminim, sen de biliyorsun. | Open Subtitles | استطيع ان اقول لكم الآن، لن يكون لديها أم مثلي. أنت تعرف ذلك. | 
| Cezalısın, yani okul harici evden çıkamayacağını sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنكِ معاقبة , والذي يعني عدم مغادرة المنزل إلا للذهاب إلى المدرسة وأنت تعرفين ذلك | 
| İyi bir kelime değil. sen de biliyorsun. | Open Subtitles | انها ليست الكلمة المناسبة انت تعلم انها ليست الكلمة المناسبة | 
| Ve sen de biliyorsun ki bunu ne kadar önce öğrenirsen o kadar mutlu olursun. - Hey, dinle Gabby, geçen gece hakkında. - Boşa uğraşma Miles. | Open Subtitles | وانت تعرف ماذا كلما اسرعت تدرك ذلك كلما كنت اسعد استمعى غابى عن ماحدث الليلة الماضية لاتضايقنى يا اميال | 
| O davetiyenin hiçbir esprisi yok ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | هذه الدعوة لا تعنى اى شئ لعين وانت تعلم ذلك | 
| Sürtük, hâlâ birbirinizin içine düşüyorsunuz ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | يا عاهرة، أنتما ما زلتما تريدان بعضكما و أنتِ تعرفين هذا | 
| Bunu yapamazsın. Yapmak zorundayım ve sen de biliyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تفعل يجب أن أفعل ، و أنت تعلمين ذلك | 
| Hiçbir vampirin kutsanmış su içemeyeceğini sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم ان نصاص الدماء لا يمكن ان يشرب الماء المصلي عليه | 
| Onun yapmadığını sen de biliyorsun. Hepiniz biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين بأنه لم يفعلها كلكم تعلمون ذلك | 
| Bunun Kardeşlik Kanunu'yla bir alakası yok ve bunu sen de biliyorsun. | Open Subtitles | حسناً، هذا ليس بسبب رمز الأخوه، وتعلم ذلك |