| Sen hep okudun hep çalıştın artık birazda kendine zaman ayır. | Open Subtitles | أنت دائماً تدرسين ودائماً تعملين عليك أن تخصصي بعض الوقت لنفسك |
| Hayır, böyle düşünmüyorsun. Sen hep bende yanlış bir şeyler olduğunu düşündün. | Open Subtitles | لا، أنت لا تعتقدين ذلك أنت دائما ترين شيئا خاطئ فيّ |
| Baban bize ilk kılıç oyununu öğrettiğinde Sen hep daha iyi öğrenci oldun. | Open Subtitles | عندما كان أبوك يعلمنا المبارزة كنت دائماً التلميذ الأفضل |
| Senin kulakların keskindir. - Sen hep böyleydin. | Open Subtitles | لقد كنت دائما على هذا الحال لقد كنت فتى مدلل وقد ساء الوضع الان اكثر |
| - Sen hep insanların iyi yönünü görürsün. | Open Subtitles | انت دائما ترى الافضل فى الناس أليس كذلك ؟ |
| On altı yaşındaydım, bir de Sen hep başka bir çocukla takılıyordun. | Open Subtitles | لقد كنتُ فى الـ16 من العمر، وكنتِ أنتِ دائماً مرتبطة بأحد ما |
| Bu gösteride Sen hep ikinci olacaksın. | Open Subtitles | لطالما كنت في المركز الثاني في مسابقة الجمال هذه |
| - Bana ne dediysen onu yaptım. - Evet, öyle. - Sen hep doğru olanı söylüyorsun. | Open Subtitles | فعلت ما طلبت مني ,أنت دائماً تطلب مني الصواب |
| Sen hep içebileceğin insanlardan hoşlanıyorsun. | Open Subtitles | أنت دائماً تعجبين بالأشخاص الذين تسكرين معهم. |
| Sen hep çok düşünüyorsun şu an harekete geçme zamanı. | Open Subtitles | أنت دائماً تفكر كثيراً لقد حان وقت العمل |
| Spooky. Orada olduğunu biliyorum. Sen hep oradasındır. | Open Subtitles | سبوكي أنا أعرف أنك موجود أنت دائما موجود |
| Sen hep Hintli kızların evlenince kariyerlerini bitirdiklerini söylerdin. | Open Subtitles | أنت دائما تفولين ، الفتيات الهنديات ينهنحياتهنالعمليةبالزواج.. |
| Sen hep bana özgüvensizlikten daha kötüsünün aşırı özgüven olduğunu söylersin. | Open Subtitles | أنت دائما ما علمتني أن الشي الوحيد الاسوء من فقدان الثقة هو الثقة الزائده |
| Ve Sen hep asi olmuştun, ama bence sen değişimden korkuyorsun, Shawn... yoksa bana mı öyle geliyor? | Open Subtitles | وأنت كنت دائماً متمرد لكن أعتقد أنك خائف من التغيير شون أَو هل هو فقط |
| Ona göre, Sen hep genç efendiydin, tam olarak efendisi olmadın. | Open Subtitles | بالنسبةِ لهُ، كنت دائماً السيد الشاب، ليس أبداً الرئيس |
| Frasier, Sen hep hayata olumlu yaklaştın. | Open Subtitles | فريجر لقد كنت دائما تقدر التصرفات الإيجابيه في الحياة |
| Sen hep bana, şu Aladin'in A'sını böyle yanımda taşıdığımı soruyordun. | Open Subtitles | انت دائما ما تسخر مني "A"عن ارتدائي الدائم لحرف وكأنه معطف |
| Sen hep sonra gelirsin, zaten hiç önce gelmedin ki. | Open Subtitles | أنتِ دائماً ما تأتين بعده لكن هذا لم يحدث سابقاُ |
| Sana söylemeliyim, küçük kardeş, Sen hep babamın gözdesi oldun. | Open Subtitles | عليّ أن أخبرك يا أخي الصغير, لطالما كنت التفاحة في نظر أبي... |
| - Sen hep böyle biriydin. | Open Subtitles | سحقًا, لطالما كنتِ تتصرفين هكذا. |
| Beni duydun. Geldin. Sen hep güçlü olandın. | Open Subtitles | لقد سمعتني، لقد أتيتِ كنتِ دائماً الأقوى |
| Komik dünya Fisher. Sen hep benden fazla gelecek vaat ediyordun. | Open Subtitles | عالم غريب يا فيشر، لقد كنت دوماً ذو مستقبل واعد أكثر مني. |
| Sen hep zayıftın. | Open Subtitles | لقد كنتي دائما مريضة في صغرك وآمل أن لا يحصل نفس الشـيء معه |
| Sen hep asil olandın nasılsa, değil mi? | Open Subtitles | لطالما كنتَ الأخ النبيل أليس كذلك؟ |
| Sen hep kardeşini koruyup kolladın son gününe kadar. | Open Subtitles | أنت اعتنيت بشقيقك على الدوام حتى إلى النهاية |
| Nasıl olurda Sen hep Haydut oluyorsun? | Open Subtitles | حسناً، كيف يمكن أن تكون انت دائماً اللص؟ |
| Sen hep benim yanımda oldun. | Open Subtitles | كنتِ دائمًا موجودة لأجلي |