seni buraya çağırdım çünkü ifade vermeye hazır olup olmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد دعوتِك إلى هنا كي أعرف ما إذا كنتِ مستعدةً للإدلاء بشهادتِك |
seni buraya neden getirdim bilmiyorum. Bu sadece düşündüklerimden biriydi. | Open Subtitles | لا اعرف لما جئت بك إلى هنا كانت فكرة واحدة |
Burada yapılacak iş var... ve seni buraya işte bu nedenle çağırdım. | Open Subtitles | هناك عمل يجب القيام به هنا وهذا هو سبب استدعائى لك هنا |
seni buraya getirdiklerinde karı gibi ağlıyordun. | Open Subtitles | عندما أتوا بك هنا وإحتجزوك كنت تبكي كالمرأة |
Çok önemli bir durum olmalı seni buraya getirtmesi için. | Open Subtitles | لابد ان تكون دعوة ملحة التي اتت بك الى هنا |
seni buraya getirdim çünkü belki bana biraz yardım edebileceğini umuyordum. | Open Subtitles | لقد أحضرتكِ إلى هنا على أمل أن تمنحيني القليل من مساعدتكِ. |
Bana kızgın olduğunu biliyorum çünkü yanlış düşüncelerle seni buraya getirdim... | Open Subtitles | أعرف أنكِ غاضبة مني لكني أحضرتك إلى هنا تحت إدعاءات مزيفة |
seni buraya getirenin ne olduğu hakkında, açıklama yapman gerek. | Open Subtitles | أحتاجك أن تعترفي عن السبب الذي جعلك تأتين إلى هنا |
Peki o zaman ona neden seni buraya gönderdiklerini anlat. | Open Subtitles | حسناً أخبرها لِمَ أرسلوكَ إلى هنا قل لها ما فعلت |
seni buraya getirtecegim ve her seyi çözecegiz, söz veriyorum. | Open Subtitles | سأعيدكِ إلى هنا ، و سنتناقش في كا هذا أعدكِ |
seni buraya kadar gelmek zorunda bıraktığım için özür dilerim, ama yolculuktan döndüğümde, gazeteden sadece bir kaç sokak uzaktaydım. | Open Subtitles | أنا آسف أنه كان عليك المجيئ إلى هنا لكن عندما عدت من السفر كنت فقط على بعد شارعين من الصحيفة |
Diana, Yıldız Safiri'ni seni buraya getirmesi için görevlendirdim, böylece bu onurlu amaca katılmak için son bir şansın daha olacak. | Open Subtitles | ديانا، وكنت قد ستار الياقوت تجلب لك هنا لذلك يمكن أن نقدم لكم فرصة أخيرة للانضمام قضيتنا النبيلة. |
Haklı olduğumu biliyorum. Bu yüzden seni buraya çağırdım. | Open Subtitles | أنا أعلم أنني محق ذلك هو سبب سؤالي لك هنا |
seni buraya, ihtiyarla bir bardak çay içmen için yollamadı mı? | Open Subtitles | وقال انه لم يرسل لك هنا لشرب كوب من الشاي مع رجل عجوز؟ |
seni buraya getirmek Julian'ın fikriydi. Bizi büyük bir riske soktu. | Open Subtitles | كانت فكرة جوليان أن نأتي بك هنا لقد خاطرت كثيرا |
Barda seninle karşılaşması, seni buraya kadar izlemesi, söylediğin şeyleri dinlemesi - hepsi bir tuzaktı, değil mi? | Open Subtitles | بدءا من البار للحاق بك هنا وسماع ما تقولينه كل هذا كان معدّا له أليس كذلك ؟ |
Zavallı küçük Seamus neden seni buraya getirdi dedektif? | Open Subtitles | الآن , لماذا أنت تجعل المسكين الصغير شيموس يأتي بك هنا , أيها المحقق ؟ |
Bak. seni buraya kadar takip etmedilerse biraz vaktin var demektir. | Open Subtitles | انظري، طالما أنهم لم يتبعونك الى هنا إذاً لديك بعض الوقت |
Burada ölebilir veya benimle dışarı çıkıp seni buraya tıkanları cezalandırabilirsin. | Open Subtitles | إما نموت هنا أو نخرج كي نعاقب من وضعك هنا |
seni buraya onun hayatını kurtarasın diye getirttim, öldürtmen için değil. | Open Subtitles | أنا جلبت لكم هنا لإنقاذ حياتها، عدم الحصول على قتلها. |
seni buraya getirdiğim gibi, onu da getireceğim çünkü benden iyisi yok! | Open Subtitles | أنا ستعمل الحصول عليه هنا مثلما حصلت عليك هنا, 'سبب أنا سيد. |
seni buraya geri çağırdığım için kusura bakma, ama bunu sen geliştirdin... | Open Subtitles | , أعتذر عن الاتصال بكِ هنا . . لكن هناك أزمة بسيطة , لذا |
seni buraya çağırdım çünkü benim arkadaşımdın, ve neyi seçersem seçeyim beni yargılamazdın. | Open Subtitles | طلبت منك المجيء هنا لأنك كنت صديقا و اعتقدت أنك لن تحكم علي |
seni buraya... | Open Subtitles | لم أتوقع أنها سوف.. |
'kurtarin beni' degil. 'Kurtuldum... kurtuldum.' seni buraya getiren o. | Open Subtitles | ليس "أنقذني" بل "أنقذتني" فهو من جاء بك إلى هنا |
- Gülünç hissediyorum. - seni buraya sığdıramazdım, değil mi? | Open Subtitles | ـ أحس بالسخف ـ حسنا، لا أستطيع أن أضعك هنا ،أليس كذلك؟ |
seni buraya gönderenlerin farklı olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد أن الأشخاص الذين أرسلوك الى هنا يشكلون أي تغيير؟ |
seni buraya kadar getiren bunları söylemek miydi, Albay? | Open Subtitles | أهذا فقط النوع من الكلام الذي جعلك تُرْسَلُ هنا أيها الكولونيل |
Gördüğün gibi seni buraya yerleştirdim. | Open Subtitles | وضعتك هنا , كما ترى |