| Eben içerde. senin evin olduğunu söylemesen iyi olur. | Open Subtitles | ايبن بالداخل الافضل الا تقولى له انه بيتك |
| Evin artık senin evin değil. | Open Subtitles | بيتك الذي تتحدث عنه لم يعد بيتك بعد الآن |
| Önemli değil, Sabata. ne de olsa bura senin evin. | Open Subtitles | انس الأمر يا ساباتا إنه بيتك برغم كل شيء |
| senin evin "Indoor Living" için yapacağım fotoğraf çekimi için çok uygun olurdu. | Open Subtitles | تعرف , منزلك سيكون رائع من اجل التقاط صور للمجلة التى اعمل بها |
| senin evin de kullanılmaz olduğuna göre, biraz daha Elm Sokağı'nda mahsur kalacağız. | Open Subtitles | بما أن منزلك قد دمّر فيبدو أننا سنعلق في هذا الكابوس لفترة طويلة |
| Şato artık senin evin, istediğin gibi dolaşabilirsin... batı kanadı hariç. | Open Subtitles | إن القلعة بيتك الآن لذا يمكنك الت قل.كما تريدين فيما عدا الجناح الغرب |
| Ev senin evin. Neden ondan kurtulmuyorsun? | Open Subtitles | المهم أن هذا بيتك لماذا لاتجبره على التخلص منه؟ |
| Burası senin evin... Sen ailenin büyük oğlusun... | Open Subtitles | إن هذا بيتك أنت الأبن الكبير لهذه العائلة |
| Piglet senin evin olması gerektiğine... işte böyle karar verdi, Eeyore. | Open Subtitles | وهكذا حصل بيغلت على الفكرة هذا أنت أيور يجب أن يكون لديك بيتك الخاص |
| Onunla konuşmak istediğimi düşünmen ilginç. Zira burası senin evin. | Open Subtitles | أن تعتقدي بأني أريد التكلم معها في حين أن هذا بيتك |
| senin evin başka artık burası değil, bumu annemin demek istediği? | Open Subtitles | إنه ليس بيتك من الآن، هذا ما تعنيه ماما؟ |
| Burası senin evin değil ve korkarım burada kalamazsınız. | Open Subtitles | ، هذا ليس منزلك . أخشى أنه لا يمكنك البقاء هنا |
| Ama senin evin cennet gibiydi, tıpkı yukarıdaki gibi. | Open Subtitles | منزلك بدا لي و كأنه النعيم عالي هناك في أعلى التل |
| Son şansın, senin evin mi yoksa benimki mi? | Open Subtitles | هذه فرصتك الأخيرة ؟ أنقصد منزلك أو منزلى ؟ |
| Burası senin evin değil! | Open Subtitles | هذا ليس منزلك أريدك أن تخرج مؤخرتك السوداء من منزلي |
| Annen öldü. Burası senin evin. Artık sen cevaplamalısın. | Open Subtitles | أمك ماتت ، هذا منزلك الآن وعليك أن تجيب على الهاتف بنفسك |
| Duygu sömürüsü yapma. Burası senin evin. | Open Subtitles | لا تكن ميلودرامياً هذا منزلك و نحن عائلتك |
| Farz edelim ki, ...burası senin evin ve çevrede kimse yok, tamam mı? | Open Subtitles | تخيلي أن هذا هو منزلكِ ولا يوجد أحد حولكِ، حسناً؟ |
| Burası senin evin. | Open Subtitles | بربك، إنها شقتك. |
| senin evin, cadının mağarası. | Open Subtitles | بيتكَ كهفُ الساحرةَ. |
| Sadece kendin ol. Burası senin evin. | Open Subtitles | فقط، أريد منكِ أن تتصرّفي على طبيعتكِ هذا بيتكِ |
| Burası senin evin değil ama olman gereken yer. | Open Subtitles | هذا ليس وطنك لكن هنا المكان الذي أنت مضطر للبقاء فيه |
| Evet, ama senin evin olduğunu bilmiyordum. Sen taşınmıştın. | Open Subtitles | نعم، لكن لم يكن لي علمٌ بأنهّ منزلكَ خِلتك إرتحلت |
| Vay, vay, vay... Burası senin evin gibi rahat mekânın, ha? | Open Subtitles | أجل ، هذا هو بيتك الصغير إذن بعيداً عن موطنك |
| Ama şu an burada olmadıklarına göre benim evim senin evin. | Open Subtitles | لا أحد يجد لنا، ولكن لأنها ليست هنا أن تكون العروض نزوة بجنون العظمة، مي كاسا سو كاسا فاق. |
| senin evin neresi, Franko? | Open Subtitles | -أين الوطن بالنسبة إليكَ ، (فرانكو)؟ |
| Burası da senin evin. | Open Subtitles | هذا بيتُكَ أيضاً. |