| 9 ay boyunca senin içinde kalacak her şeyi kıskanırım. | Open Subtitles | أنا اغار من اي شيء يستطيع البقاء بداخلك لتسعة اشهر. |
| Ve benim içimde küçücük bir iyilik varsa senin içinde de vardır. | Open Subtitles | وإن كانت هناك ذرة صلاح بداخلي فعليّ أن أؤمن أنها بداخلك أيضاً |
| senin içinde bir çok Aşk Tanrısı var ama, itiraf etmeliyim ki, Aşk Tanrısı saklanmak için garip bir yer seçmiş. | Open Subtitles | لديك الكثير من كيوبيد بداخلك لكن، لا بد لي أن أعترف اختار كيوبيد مكان غريب للاختباء |
| Ama bebeğin ruhunun geri döndüğünü söyledi senin içinde bu da çok nadir oluyor. | Open Subtitles | لكنها قالت أن روح ذاك .الطفل قد عادت بداخلكِ .وهذا أمر نادر حدوثه |
| Canavar senin içinde. Canavarı göster bana. Nerede içindeki canavar? | Open Subtitles | الوحش داخلك , دعني أرى الوحش , أين الوحش ؟ |
| senin içinde bir dansçı var. | Open Subtitles | هناك راقصاً في داخلكَ |
| Görünüşe bakılırsa senin içinde de bir şeyler var, öyle değil mi? | Open Subtitles | يبدو أنك لديك شيئاً بداخلك بالفعل ، أليس كذلك؟ |
| Çünkü senin içinde de o yalnızlığı seven, bir kahraman var. | Open Subtitles | هناك شيء بداخلك لديك هذا النوع من البطولة المطلقة |
| Sen ne anlarsın ki? Kirletilen bendim. O mahlûk senin içinde değil ki. | Open Subtitles | أنا الوحيد الذي أنتهكت أنت لم يكن لديك هذا الشيئ بداخلك |
| senin içinde bizim potansiyelimizi gördüler, senin kişiliğin ve yaptıkların sayesinde. | Open Subtitles | لقد رآوا الإمكانيات بداخلك كنتيجة لحقيقة من أنت و ما قد فعلته |
| O senin ihtiyacın olan her şeyin senin içinde olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يريدك ان تعرف ان هذا كل شي تحتاجه بداخلك |
| İyilik ve kötülük senin içinde hep savaş halinde, Zuko. | Open Subtitles | الخير و الشر دائماً في حرب بداخلك يا زوكو |
| Bana kalırsa senin içinde ufacık da olsa bir iyimserlik var. | Open Subtitles | أنا ، شخصياً ، أظن أنه يوجد بعض التفاؤل بداخلك |
| Ama Meg, böyle duygular için dışarıdan bir sese ihtiyacın yok, onlar senin içinde. | Open Subtitles | ولكن يا ميغ, أنت لست بحاجة الى صوت خارجي للشعور بهذه الأحاسيس إنها بداخلك |
| Bak, senin içinde bir yerlerde oraya gidebilecek bir cesaret var. | Open Subtitles | انظر, في مكان بداخلك توجد شجاعة تجعلك تظهر للناس |
| Ne onunla ne de başkasıyla çünkü senin içinde bir şeyler eksik. | Open Subtitles | ، ولا مع أي أحد أخر لأنّ هناك شيئا مفقوداً بداخلك |
| Belki benim içimde seni, senin içinde beni çağıran bir şey vardır. | Open Subtitles | ربما هناك شئ بداخلي هو الذي ينادي او بداخلكِ ينادي |
| Melek hala senin içinde. | Open Subtitles | لا يزال الملاك بداخلكِ فنحن لم نوقفه |
| Sadece senin içinde büyüyecek. | Open Subtitles | لكنه سينمو بداخلكِ |
| senin içinde de diğer insanların görüp arkandan konuşacağı bazı zayıflıklar olabileceği ihtimali seni korkutuyor mu? | Open Subtitles | هل سيجعلك هذا تخاف من وجود بعض نقاط الضعف داخلك أنت أيضا قد يكتشفها الآخرون ويتهامسون حولها |
| senin içinde insanlıktan eser kalmamış, orası belli. | Open Subtitles | جليًّا ألّا إنسانيّة داخلكَ. |
| Onu senin içinde öldüreceğim. | Open Subtitles | هناك شيء مهم فيكي |
| Bence cahilin tekisin, Kana olan şehvet senin içinde. | Open Subtitles | أعتقد أنك جاهل، أعتقد أن إراقة الدماء في عروقك |