"seninle gitmek" - Translation from Turkish to Arabic

• الذهاب معك
• الذهاب معكِ
• أذهب معك
• يذهب معكِ

Çünkü George, o seninle gitmek istiyor.
حسناً , لأنها, يا جورج ,تريد الذهاب معك.

seninle gitmek istemiyorum. Misket tüfekli adamı isterim. Tüfeğin var mı?
أنا لا أريد الذهاب معك , يعجبني الرجل ذو البندقية , هل معك بندقية ؟

seninle gitmek istediğini biliyorum.
أعلم أنهـا تريد الذهاب معك حسنـاً , حسنـاً

Kızım bana çok düşkün. Zaten seninle gitmek istemiyor ki.
ابنتى مرتبطة عاطفيا بى وهى حتى لا تريد الذهاب معكِ

Artık annemle gitmek istemiyorum. seninle gitmek istiyorum.
لا أريد أن أذهب مع أمي بعد الآن أريد أن أذهب معك

Çünkü sen süpersin, onunla değil seninle gitmek istiyorum.
لأنكَ الأفضل , لا أريد الذهاب معهُ أنا أريد الذهاب معك

Oraya seninle gitmek istiyoruz.
لا لا نريد الذهاب معك إلى هناك

seninle gitmek istemediğini göremiyor musun?
ألاّ ترى أنه لا يريد الذهاب معك ؟

Partiye gitmenin anlamı da seninle gitmek zaten.
متعة الحفلة أصلاَ في الذهاب معك

Tabii, Eric de seninle gitmek istediği sürece ve Eric oraya geldiği zaman şu malum arkadaşlarına ondan özür diletmen şartıyla.
طالما أيريك يريد الذهاب معك ويجب أن تتأكدي أن جميع من تسميهم أصدقاء - أن يتعذروا منه عندما يأتي هناك

seninle gitmek istemiyorsam seninle gitmem.
إذا لم أُرد الذهاب معك فلن أذهب

burada kalmak istemiyorum! seninle gitmek istiyorum
لا اُريد البقاء اُريد الذهاب معك

Hayır, seninle gitmek istiyorum.
لا , لكني اريد الذهاب معك لما ؟

Baloya yalnız gitti ve seninle gitmek istiyordu.
ذهبت للحفل وحدها وكانت تريد الذهاب معك

Umurumda değil. seninle gitmek istiyorum. Yani, arkadaş gibi.
لا يهمني, أريد فقط الذهاب معكِ, أعني, سنفعله كأصدقاء,

seninle gitmek istemeseydim sana birlikte gidelim demezdim.
لم أكن سأطلب منكِ الذهاب لو لم أرد الذهاب معكِ.

Ben yalnızca seni dinliyordum ve seninle gitmek istiyorum.
أنا... كنت أستمع لك وأنا أريد الذهاب معكِ

Sana söyledim, bu filme seninle gitmek istemiyorum.
قلت أنا لن أذهب معك لهذا الفيلم

Gerçekten seninle gitmek istiyorum. Ama korkuyorum.
أريد أن أذهب معك أنا خائف وحسب

seninle gitmek yerine, seni öldüreceğim Lucien.
سا اقتلك قبل أن أذهب معك

Elbette, Turk, seninle gitmek istiyormuş.
بالتأكيد ، و يود (تورك) بأن يذهب معكِ