| Herkes sepetin içinde otururken ben balonun üstündeydim, skysurf kayağımla aşağıya kaymaya hazırlanıyordum. | TED | الكل جالس في السلة وأنا كنت على أعلى البالون جاهز لكي أتزلج للأسفل بلوح تزلجي |
| Çalışma masanın üzerine yayılıp uzanmış olabilirdin sayısız albayın sayısız çalışmada yaptığı gibi veya bir bez bebek gibi sepetin üzerine yaslanmışındır. | Open Subtitles | بالطبع , يمكنك أن ترقد بهدوء على المنضدة فى المكتبة مثل الكثيرين من أسلافك أو ألقيك فى السلة القديمة كدمية بالية |
| - Ceketimi bulamıyorum! - sepetin içine bak oğlum. | Open Subtitles | ـ لا أستطيع إيجاد معطفي ـ اذهب و انظر في السلة اللعينة |
| Korumak için, annesi onu bir sepetin içinde Nil nehrine bıraktı. | Open Subtitles | وحتى تنقذه أمّه وضعته في سلة في نهـر النيل |
| Aynen, hatta hasır sepetin içine iç çamaşırlarımı koyabilirim. | Open Subtitles | نعم ، استطيع ان اضع ملابسي البالغه بـ سلة الدراجة |
| Tam senin sepetin için teklif vermek üzereydim, yemin ederim. | Open Subtitles | كنت علي وشك المزايدة علي سلتك , اقسم |
| - Tüm evren yok olur! - Pekâlâ, Buzz, atla dediğimde sepetin içine atlıyoruz. | Open Subtitles | حسنا يا باز عندما أقول اذهب سنقفز فى السلة |
| - Tüm evren yok olur! - Pekâlâ, Buzz, atla dediğimde sepetin içine atlıyoruz. | Open Subtitles | حسنا يا باز عندما أقول اذهب سنقفز فى السلة |
| - O sepetin sana evi kazandıracağını mı düşündün gerçekten? -Evet. | Open Subtitles | هل ظننت ان هذه السلة ستحصل لك على الشقة؟ |
| Kıyafetlerini şu çuvala, cüzdan, anahtar, takı gibi kişisel eşyalarını da sepetin içine koy. | Open Subtitles | وضع ملابسك في الحقيبة ، أي ممتلكات شخصية ، المحفظة والمفاتيح ، والمجوهرات ، إلى آخره ، في هذه السلة. |
| Bu sepetin içinde küçük bir damat da yoksa o düğün olmayacak. | Open Subtitles | اسمعي يا هولي , ما لم يكن هناك زوج صغير في هذه السلة فالزفاف لن يحدث |
| sepetin içindeki bebek, yürümeyi ve kozmosu tanımayı öğreniyor. | Open Subtitles | الطفل الذي في السلة تعلم المشي. و عرف الكون. |
| sepetin içindeki bebek, yürümeyi ve kozmosu tanımayı öğreniyor. | Open Subtitles | الطفل في السلة بدأ يتعلم كيف له أن يسير وأن يعلم حول الكون |
| Çamaşır odasında içinde yıpranmış banyo paspası olan hasır sepetin var. | Open Subtitles | نعم، تملك. تلك السلة من الخيزران في غرفة الغسيل |
| Ve arkada da abur cubur ve ıvır zıvırlar için ya da diğer yarışmacıların tekerlerine atmak için raptiye koyacağın sepetin var. | Open Subtitles | و هناك سلة بالخلف لأجل الخردوات او الأطعمة الخفيفة او دبابيس صغيرة لترميها تحت عجلات منافسيك |
| Basket Köyünde bulunan Amerika'da ki en büyük sepetin ev sahibi olan şehirde yaşamayı seviyorum. | Open Subtitles | أحب العيش بمكان الذي المنزل بالنسبةِ للعالمِ له سلة كبيرة الحجم .تقع في سلةِ القرية بأمريكا |
| Senin sepetin, benim değil. | Open Subtitles | كانت في سلة الغسيل اليدوي سلة غسيلك اليدوي ، وليس يداي |
| çay yaprakları çalılıklardan toplanır. Hareketi biliyormusunuz? Haraket şudur: Bir kadın birkaç yaprağı toplar ve sırtındaki sepetin içine koyar. | TED | أوراق الشاي، تقطف من الأشجار. أنتم تعرفون كيف تقطف هذه الأوراق؟ تقطف كالآتي المرأة تقطف مجموعة من الأوراق، وتضعهم في سلة على ظهرها |
| - Hans. Hayatım, meyve sepetin çok hoştu. | Open Subtitles | عزيزي , سلة الفواكه كانت جميلة. |
| Küçük güzel bir sepetin üzerinde üç isim. | Open Subtitles | ثلاثة اسامى على سلة صغيرة جميله جدا |
| sepetin makinanın üzerinde miydi? | Open Subtitles | هل كان سلتك على القمة؟ |
| Bir sepetin içindeki küçük, şirin yavru köpekleri düşünün. | Open Subtitles | و الأن فكرو بذلك الجرو الأخير في السله من بينها جميعاً |