| Şu anda dışarıda, sokaklarda serbestçe dolaşıyor. | Open Subtitles | وهي الآن تسير مجانا في تلك الشوارع هناك. |
| Kendilerine herhangi bir kuvvet uygulanmadan üç boyutta serbestçe süzülürler. | TED | يطوفون بحرية في أبعاد ثلاثة دون أي قوى تؤثر فيهم. |
| Sabahleyin serbestçe konuşabileceksiniz. | Open Subtitles | فى الصباح يجب ان تكون قادر على الكلام بحريه |
| Şimdi, insanın tepeye yükselmek için çok başka bir yolu vardır, ve bu da prestij yoludur, ki bu da serbestçe görüşülmüştür. | TED | البشر لديهم طريقة أخرى للارتقاء إلى القمة، وهي طريق النفوذ، والذي يمنح بدون قيود. |
| Her gün bizi Kasıma daha da yaklaştırıyor o adamın serbestçe dolaştığı her gün, aleyhimize atılan bir çentik daha demek. | Open Subtitles | كل يوم يقربنا من تشرين الثاني كل يوم يبقى فيه هذا الرجل حراً هو فشل آخر |
| Evde serbestçe dolaşması güvenli değil. Onu sınırlamanın bir yolu olmalı. | Open Subtitles | ليس آمناً أن نتركها طليقة هكذا، لابد من وجود طريقة لتقييد حركتها |
| Vahşi yaratıklar serbestçe geziniyordu. | Open Subtitles | تهيم بها المخلوقات المتوحشة بحريّة |
| Vampirler ve kurtadamlar serbestçe dolaşabiliyordu ta ki bir şaman onları lanetleyene kadar. | Open Subtitles | مصاصي الدماء والمذؤوبون كانوا يتجوّلون بحرّية حتى لعنهم الكاهن "شامان" |
| Katil elbette. Polis soruşturma geçirirken serbestçe dolaşır. | Open Subtitles | القاتل في هذه الحالة _ التجوال الاسكتلندي مجانا. |
| Eğer burnumuzun dibinde serbestçe dolaşan bir Fae olduğu söylentisi yayılırsa öteki eyaletlerin maskarası oluruz. | Open Subtitles | ان انكشف الامر سوف يكون لدينا فرد من (فاي) مجانا تحت انوفنا سوف نكون اضحوكة للمقاطعات حسنا اذا نحن متفقان - |
| # Kelimeler aracılığıyla serbestçe işleniyor. # | Open Subtitles | الجري مجانا من خلال الكلمات |
| Bu yüzden bugün, benim son kez serbestçe dolaştığım gün olacak. | Open Subtitles | لهذا السبب, اليوم هو آخر يوم أستطيع أن أمشي فيه بحرية. |
| Ama bu yardımcı kılavuz çizgiler olmadan da uzayda serbestçe düşüyor olsaydık, bunları kendimiz de boyayabilirdik, çünkü evrenin her yerinde düz çizgiler boyunca, yolundan sapmayan düz yollarda yolculuk yaptığımızı farkederdik. | TED | لكن إذا سقطنا بحرية عبر هذا الفضاء، و حتى دون هذه الشبكة الإيضاحية، قد يمكن أن نرسمها بأنفسنا، لأننا سنلاحظ أننا نتحرك في خط مستقيم، طرق مستقيمة و غير منحرفة عبر الكون. |
| Yani baş aşağı da olabilirsiniz, sa kısmınız havada da olabilir -- en sevdiğim pozisyonsa küçük bir topa bürünüp serbestçe uçmak. | TED | المفضل عندي أن تكون مقلوبًا ويمينك لأعلى النوم في كرة صغيرة والطيران بحرية. |
| Fakat bu üste serbestçe dolaşmana izin verilmemesi gerektiğine inanıyorum. | Open Subtitles | لكن لا يجب ان تتحركى بحريه حول قاعده العمليات |
| Ondaki sorunun ne olduğunu bulana kadar onun gemide serbestçe dolaşmasına izin veremem, değil mi? | Open Subtitles | حتى نعرف علتها لا أستطيع المخاطره بتركها تتجول بحريه على السفينه أليس كذلك؟ |
| Vampirler ve kurtadamlar serbestçe dolaşabiliyordu ta ki bir şaman onları lanetleyene kadar. | Open Subtitles | إعتاد (مصاصين الدماء) و (المذؤبين) العوث بلا قيود حتى أصابهم الكاهن (شمّان) بـ"لعنة". |
| Vampirler ve kurt adamlar serbestçe dolaşabiliyordu ta ki bir şaman onları lanetleyene kadar. | Open Subtitles | إعتاد (مصاصين الدماء) و (المذؤبين) العوث بلا قيود حتى أصابهم الكاهن (شمّان) بـ"لعنة" |
| Bir kraliyet subayının boğazı kesildi ama katil serbestçe dolaşıyor. | Open Subtitles | فضابط الملكية تمّ شقّ عنقه و القاتل أصبح طليقاً حراً الآن |
| "Sihirbaz"ı aramayı reddettiğiniz sürece serbestçe dolaşacak. | Open Subtitles | طالما أنّك ترفض مطاردة "الرجل السحري" فإذن سيبقى حراً طليقاً |
| Bunlar, gemide serbestçe dolaşıyorlar. | Open Subtitles | وأياً كانت هذه الأشياء فهي طليقة على هذه السفينة |
| Yani diğer mahkumlar ile serbestçe görüşemeyeceği anlamına geliyor | Open Subtitles | ذلك يعني أن ليس بإمكانها التجوّل بحريّة معالسجيناتالأخريات... . |