| Ben Bay Setrakian ile konuşuyorum. Bir anlaşma yapmıştın, ihtiyar. | Open Subtitles | أنا أتحدث الى السيد "ستراكين" لقد عقدت إتفاقاً يا رجل |
| Setrakian ve adamlarını geldikleri gibi içeri alsınlar. | Open Subtitles | ستراكين ورفاقه يجب أن يدخلو حالما يصلون. |
| Setrakian ve sevgili vampir avcısı grubu mu? | Open Subtitles | "ستراكين" وعصابته المرحة من صائدي مصاصي الدماء؟ |
| Profesör Setrakian bana eşinin Efendi'nin baş hizmetkârlarından biri olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أستاذ (سيتراكيان) معلوماتي أن زوجتك هي واحده من العبيد الرئيسي للسيد. |
| Setrakian cesetlerin nereye gittiğini bildiğini söylemişti. | Open Subtitles | قال (سيتراكيان) أنّه عرف أين ستذهب الجثث. |
| Neden Bay Setrakian bizimle gelmedi? | Open Subtitles | لماذا لم يأتي السيد "ستراكيان" هنا معنا؟ |
| Dr. Goodweather, benim adım Abraham Setrakian. | Open Subtitles | دكتور (جودويزر)، أنا أدعى (ابراهام ستركيان) |
| Setrakian Efendi'nin onu daha hassas bir Strigoi yaptığını düşünüyor. | Open Subtitles | ستراكين يعتقد أن "السيد" جعلها من أكثر التابعين أحساساً. بحق المسيح! |
| Ama Bay Setrakian'ın anlaşmamıza sadık kalacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لكن السيد "ستراكين" لا أتوقع منه أن يحافظ على الأتفاق |
| Setrakian'ın söyledikleri hiç mi fayda etmedi? | Open Subtitles | أو بإهاناتك، ألم يترك كلام "ستراكين" وقعاً فيك؟ |
| Eph ve Setrakian çatı katında Palmer'la konuşuyorlar. | Open Subtitles | -آيف" و "ستراكين"" يتحدثون مع "بالمر" في الكِنة |
| Oğlu elimde olduğu sürece Doğan'ın ya da Setrakian'ın bana karşı hamle yapmasına izin vermez. | Open Subtitles | ولسوف يمنع تحرك "الوليد" أو "ستراكين" ضدي طالما لدي فلذة كبده |
| Eminim ki Setrakian çoktan tükenmiştir ve bir köşeye atılmıştır. | Open Subtitles | مُتيقنةٌ إن "ستراكين" قد أُمتصَ دمه ونفق الآن. |
| Abraham Setrakian, gel de çorbanı iç. | Open Subtitles | "أبراهام ستراكين" تعال وتناول حسائك. |
| Önce Bay Setrakian'dan başlayacağız. | Open Subtitles | حسناً، سنبدء مع السيد "ستراكين" هنا. |
| Bay Setrakian'ın bir planı var. | Open Subtitles | من الأمر المُسبب لهذا. السيد (سيتراكيان) لديه خطة |
| Bay Setrakian'ın bodrumunu gördün, kale gibi. | Open Subtitles | لقد رأيت قبو السيد (سيتراكيان)، إنه كالحصن، |
| Bence Setrakian haklı, bir arada kalmamız gerek. | Open Subtitles | أظن أنّ (سيتراكيان) محق، علينا أن نبقى مع بعضنا |
| Bay Setrakian güneş ışığının Efendi'yi yok edeceğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرنا السيد "ستراكيان" بأن الشمس ستقتلُ السيّد, وقد كان مخطئاً حيالَ ذلك |
| Neden Bay Setrakian bizimle gelmedi? | Open Subtitles | لماذا لم يأتي السيد "ستراكيان" هنا معنا؟ |
| Nihayet sizinle tanışmak büyük bir onur Profesör Setrakian. | Open Subtitles | يشرفني مقابلتك أخيراً، أيها البروفيسور (ستراكيان) |
| Abraham Setrakian. | Open Subtitles | (أبراهام ستركيان). |