| Bu örnekta, hastada kan şeker seviyesi nedeniyle hafif bir diyabet riski var. | TED | في هذه الحالة المريض معرض لخطر بسيط للاصابة بالسكري بسبب مستوى الجلوكوز لديه |
| Bu, bağlama göre mevcut deniz seviyesi ve bu da 4 milyondan fazla insanın yerinden olmaya karşı savunmasız kaldığı deniz deviyesi. | TED | للإيضاح، هذا هو المستوى الحالي للبحر، وهذا هو مستوى البحر الذي إذا تجاوزناه فإن أكثر من 4 ملايين شخص قد يضطرون للنزوح. |
| Bunu yaptığında, ödül mekanizmasının yoğun alanlarında dopamin seviyesi artar. | TED | فتقوم بذلك، وترتفع نسبة الدوبامين في نقاط الدوبامين في جهاز المكافأة الخاص بك. |
| Ne kanama ne de lezyon var. Elektrolitler normal, şeker seviyesi 102. | Open Subtitles | لا نزيف أو أضرار , سائل الكهرل طبيعي , معدل السكر 102 |
| Artı, "hayır"ı çok çabuk söyledi ve sesi seviyesi biraz daha yukarıya çıktı. | Open Subtitles | أجل . بالإضافة إلى,جاوب على السؤال بسرعة و درجة صوتهِ إختلفت. إرتفعت قليلاً. |
| Nefes alma güçlüğü çekiyorum ve T hücre seviyesi düşük. | Open Subtitles | أُعاني من صعوبة في التنفس و مستوي خَلاَيا تَّائِيَّة منخفض |
| Yani, aslında sayılır. Çünkü bildiğiniz gibi, denizlerdeki su seviyesi yükseldikçe rüzgarların bu kadar zarar vermesi git gide artacak. | TED | وأعتقد أن الأمر كذلك، لأنه كما سمعتم، حين يرتفع مستوى البحر، فهو يدفع بعدد من العواصف الضعيفة كي تقوم بالمثل. |
| Bu buz eridiğinde, deniz seviyesi altı metre kadar yükselecektir. | TED | عندما يذوب ذلك الجليد، سيرتفع مستوى البحر بمقدار 6 أمتار. |
| 7'lik bir akım seviyesi var, ama şeyde olmaması gerekiyor... | Open Subtitles | هناك مستوى حالى من 7 ليس من المفترض أن يكون |
| Bunun bir alt seviyesine dindışılık seviyesi diyor. | TED | وأطلق على الطبقة السفلية المستوى المُدنّس. |
| Bu kesinlik seviyesi, bir yenileşim (inovasyon) fırtınası açığa çıkardı. | TED | هذا المستوى من الدقة أطلق العنان لعاصفة من الإبتكارات . |
| Ve sonra son olarak programcı kalp krizi geçirdiğiniz seviyeyi uyarı seviyesi olarak ayarlayacak. | TED | ثم أخيرا ، سيقوم مبرمج بتحديد مستوى التنبيه و هو المستوى الذي يدل على أنك مصاب بنوبة قلبية |
| Ancak aynı yemeği üst üste her gün yerseniz, dopamin seviyesi azalır, azalır ve en sonunda düzene girer. | TED | ولكن إذا تناولت الطبق نفسه كل يوم لعدة أيام على التوالي سيخف ارتفاع نسبة الدوبامين شيئا فشيئا إلى أن يتوقف في النهاية. |
| Ayrıca onun dediğine göre ölüm durumunda kan seviyesi genelde 60 olur. Onunki ise 90'dı. | Open Subtitles | و قال أيضاً أن نسبة دم للأسبرين في حالات الموت تكون 60. |
| İşte Amerika Birleşik Devletleri; Yeni Zelanda'dan oldukça zengin, ancak sosyal ilerleme seviyesi daha düşük. | TED | ها هنا الولايات المتحدة ـ أغنى كثيرًا من نيوزيلاندا، ولكن مع معدل منخفض من التقدم الاجتماعي. |
| Eğitim seviyesi artıyor, sağlık hizmetleri başlıyor, çocuk ölüm oranları azalıyor. | TED | بدأنا نحصل على تعليم افضل .. وخدمات صحية اكثر واخذ معدل وفيات الاطفال ينخفض |
| Nakit değer sıralaması nedeniyle ortaya çıkmış tamamen yeni bir çılgınlık seviyesi görüyoruz. | Open Subtitles | فعندما يتعلق الامر ببورصة الاسهم و وال ستريت لدينا درجة جديدة من الجنون |
| Tabii ki iyi bir hayat için o kadının seviyesi doğru seçim olabilir ama senin için hayatını bir kenara atan kişi yurtta yaşayıp hayaletleri gören Tae Gong Shil. | Open Subtitles | لأعيش جيداً و بشكل طبيعي . مستوي هذه المرآة هو الخيار الصحيح لكن من ضحيت بحياتك من أجلها . هي تاي جونج سيل التي تري الأشباح و تعيش بمهجع الطلاب |
| Artan deniz seviyesi ve iklim değişiminden dolayı büyük risk altındalar. | TED | مجتمع في خطر كبير من ارتفاع منسوب مياه البحر وتغيّر المناخ. |
| Biliyor musun vücudumdaki kafein seviyesi tehlikeli boyutta normale düştü. | Open Subtitles | أتعرفان، إن الكافايين في نظامي اليومي وصل إلى مستويات خطيرة |
| O yüzden çevrimiçi olarak mezun seviyesi matematik dersleri alıyorsun. | Open Subtitles | ولهذا السبب ستأخذ دروس رياضيات بمستوى الخريجين على الانترنت |
| Gördüğünüz gibi; sıcaklık, CO2 ve deniz seviyesi arasında yüksek bir korelasyon var. | TED | كما ترون، هناك ارتباط كبير بين الحرارة وثاني أوكسيد الكربون ومستوى البحر. |
| Ne kadarlık bir deniz seviyesi yükselmesini beklemeliyiz? | TED | أي ارتفاع لمستوى سطح البحر يمكننا أن نتطلع إليه؟ |
| Gemideki oksijen seviyesi kritik seviyenin altına düştüğünde konsantre olmak gittikçe zorlaşacak. | Open Subtitles | عندما يكون الاوكسجين علي هذه السفينة منخفض مستواه سيكون حينها من الصعب |
| En son üç milyon yıl önce karbondioksit seviyesi bu kadar yüksekti. | Open Subtitles | آخر مرة بلغت فيها المستويات هذا الارتفاع كان قبل 3 ملايين عام. |
| Bu senin idrak edemeyeceğin bir yakınlık seviyesi. | Open Subtitles | .هذا المستوي من العلاقة الوطيدة لا يسعك فهمه |
| ve Nil'in seviyesi yeterince düştüğünde Hartum savunmasız kalacak. | Open Subtitles | و حين ينخفض النيل بدرجة كافية ستكون الخرطوم فى خطر بلا حماية |