| En az bir düzine ağır silahlı Angelico üyesinin sevkiyatı koruyacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نتوقع تواجد درزينة على الأقل من جنود الأنهليكوس المسلحين الذين يحرسون الشحنة. |
| Fred, bu arabalarda tüm bu sevkiyatı gönderebilir miyiz? | Open Subtitles | فريد, هل نستطيع شحن هذه الشحنة كاملة على هذه السيارات ؟ |
| İlk sevkiyatı işaretleyip nereye gittiğini takip edebiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نعلم الشحنة الأولى لنرى أين تذهب |
| Sakin bir öğle sonrasının ortasındasınız derken 1280 adet farklı kitap sevkiyatı geliyor. | TED | وبينما أنت تقضي فترة ظهيرة هادئة، فجأة تصل شحنة من 1280 كتابًا مختلفًا. |
| İkinci aşama, Berlin'den gelecek gizli sevkiyatı bekleyecek. | Open Subtitles | المرحلة الثانية ، سيقابل وكيل العريف شحنة سرية من برلين |
| Lou Galin'in cam sevkiyatı iki hafta gecikti. Benden istediğin bir şey var mı? | Open Subtitles | لو جيليان، متأخر اسبوعان على تلك الشحنة الزجاجية |
| Çocuğu sağ salim getirelim, sevkiyatı ele geçirelim ve sen de bize ihtiyacımız olanı ver. | Open Subtitles | نحن نعيد الطفل في أمان ، و نستعيد الشحنة و أنت تقدم لنا ما نحتاجه |
| Dostum, çocuğun babasının sevkiyatı Çin'e saklaması benim hatam değil. | Open Subtitles | ليس خطأي أن والد الطفل أخفى الشحنة في الصين |
| O sevkiyatı patlatmanı ve Ordu adamlarını öldürmeni Jimmy O'Phelan mı emretti? | Open Subtitles | " جيمي أوفيلان " أمرك بتفجر الشحنة التي قتلت رجال الجيش ؟ |
| Neden tüm sevkiyatı atmıyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا لم ترمي بكل هذه الشحنة على روؤسهم؟ |
| sevkiyatı takip etmek, kalpazanları, kalıpları bulmak... ve matbaacıyı kurtarmak için Hırvatistan'a gidiyoruz. | Open Subtitles | إذا نذهب إلى كرواتيا ، تتبع الشحنة ، العثور على المزورين ، العثور على الوحات ، حفظ الطابعة |
| Kaminsky'nin fabrikasını bulmalıyız ve toplu ölümler olmadan önce sevkiyatı durdurmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نجد مصنع كامنسكي ونوقف تلك الشحنة قبل ان تحدث وفيات بالجملة |
| Westlake, sokaktaki kaynaklarım şehire plütonyum sevkiyatı yapıldığını söylediler. | Open Subtitles | ويست لاك مصادرى تقول ان هناك شحنة من البلتنيوم دخلت الى المدينة |
| Bir silah sevkiyatı ve geçen ay ortadan kaybolan bazı Stinger'larla ilgili. | Open Subtitles | شحنة أسّـلحة وبعض صوآريخ ستينجر التي اختفتّ الشهر الماضي |
| Nasıl yaptınız, bilmiyorum ama Kaminsky'nin sevkiyatı dağıtılamadan yakalandı. | Open Subtitles | لا أعرف كيف فعلتموها لكن شحنة كامنسكي تم الوصول إليها قبل أن يتم توزيعها |
| İkinci bir Rum Ateşi sevkiyatı konusunda bana güvence verdi şu saatlerde Manhattan'a doğru yola çıkmış olabilir. | Open Subtitles | ضمن لي شحنة ثانية من النار الأغريقية يمكن أن في طريقها إلى مانهاتن خلال ساعات |
| Potasyum hidroksit sevkiyatı sırasında bulundu. | Open Subtitles | لقد تم العثور عليها في شحنة لهيدروكسيد البوتاسيوم. |
| Casper sevkiyatı kutularını alıyorlardı.. | Open Subtitles | كانو يأخذون الصناديق من شحنة كاسبر لدينا |
| Gümüş sevkiyatı için stok kayıtları olabilir. Hazine filosu çizelgeleri olabilir. | Open Subtitles | قد تكون معلومات عن شحنات الفضة، قد تكون جدول كنز أسطول |
| Ya birtakım kaçakçılar çok tehlikeli bir şeyin sevkiyatı için büyük paralar alacaksa? | Open Subtitles | ماذا لو أن مهربا سيحصل على مبلغ كبير مقابل شحنه لشيء في غاية الخطورة؟ |
| Barbarlar önceki iki sevkiyatı soydular. | Open Subtitles | البرابرة قد سرقوا شحنتي الأخيرتين |
| Yarın sabah gelecek olan bin kiloluk sevkiyatı bastıktan sonra yapamayacaksın. | Open Subtitles | ليس بعد أن أصادر الآلاف الكيلوجرامات القادمة في صباح الغد. |