| Şu an bir tane duyuyorum, tam da tv seyretmeye çalışırken. | Open Subtitles | أسمع صوتاً الآن برغم أني أحاول مشاهدة التلفاز |
| O şovları seyretmeye devam edersen, evden çıkamayacaksın. | Open Subtitles | اذا واظبتى عل مشاهدة هذه البرامج فلن يمكنك مغادرة منزلك ابدا. |
| Canın sıkılıyorsa, Yıldız Savaşlarını seyretmeye gitmelisin. | Open Subtitles | إذا كنت تشعرين بالملل عليكي مشاهدة حروب الفضاء |
| Şimdi dinle, bu hafta sonu birkaç arkadaşım maç seyretmeye geliyor, onlara sevimli gözükmeliyim. | Open Subtitles | لديّ بعض الأصدقاء سيأتون نهاية هذا الأسبوع لنشاهد مباراة البيسبول لذا كن لطيفاً معهم |
| Gçlkle kazandığım paramı neden bir cesedi seyretmeye harcayayım? | Open Subtitles | لماذا أنفق نقودي التي أكدّ في الحصول عليها لأشاهد حثة لعينة؟ |
| Sevdiğim kızın bu kadar yakışıklı bir erkekle flört etmesini seyretmeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | لم أستطع البقاء ومشاهدة الفتاة التي أحبها |
| Tv seyretmeye izinimiz yok, Ya bu ya da hiçbiri | Open Subtitles | حسنا , ليس من المسموح لنا مشاهدة التلفاز في هذا الوقت وبالتالي إما هذا أو لا شيء |
| İyi bari, yemekte de televizyon seyretmeye mi başlayacaksın? | Open Subtitles | رائع هل تنوي مشاهدة التلفاز أثناء العشاء |
| İyi bari, yemekte de televizyon seyretmeye mi başlayacaksın? | Open Subtitles | رائع هل تنوي مشاهدة التلفاز أثناء العشاء |
| Bu, iki yıldız tenisçinin... ağın üzerinden karşılıklı vole vuruşunu seyretmeye benziyor. | Open Subtitles | هذا مثل مشاهدة لاعبين تنس مشهورين يلعبون على الشبكة يلعبون على الشبكة أعني,هؤلاء الطفلين مدهشين |
| Şu ana kadar hepiniz görüntüleri You Tube'dan izlediniz ama ben seyretmeye doyamıyorum, ya siz? | Open Subtitles | الآن جميعكم يستطيعون مشاهدة المقطع على اليوتيوب لكني لا استطيع ان املّ من مشاهدته ؟ هل تستطيعون ؟ |
| Anne, Henry ısrarla bu diziyi seyretmeye devam ediyor bense çocuklar için "İş Dünyasını" seyretmek istiyorum. | Open Subtitles | أمي، هنري يصر على مشاهدة هذا البرنامج السخيف وأنا أريد مشاهدة التجارة للأولاد |
| Çünkü onunla bir şeyler yaparken, seni seyretmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | لأن مشاهدة ما تفعل به هو الشيء المفضل لديّ |
| İç çamaşırlarını ağlarken duyduklarında ve anne olduklarını anladıklarında ki yüz ifadelerini seyretmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | أنا أحب مشاهدة وجوههم عندما يسمعون بكاء الملابس الداخلية ويدركون أنهم اصبحوا ام |
| Van Courtland Park'a, beysbol seyretmeye gitmek isteyen var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شخص يريد مشاهدة ألعاب الكرة؟ |
| Gel hayatım. Haydi maymunları seyretmeye gidelim? | Open Subtitles | تعالى يا حبيبى هيا نذهب لنشاهد القرود.. |
| Balina seyretmeye gidiyoruz. Bu pazar. | Open Subtitles | هيا نذهب لنشاهد الحيتان يوم الأحد |
| Hayır, ama yatak odanda film seyretmeye beni sen davet ettin. | Open Subtitles | لا ، و لكنك أنت من دعانى لأشاهد فيلماً معك فى غرفة نومك |
| Banyo yapmaya ve musluktan akan suyu seyretmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | أحب الاستحمام ومشاهدة المياة تنساب عبر الحنفية |
| Ben zevk içinde seyretmeye geldim. | Open Subtitles | جئت للشماتة. |
| Düşündüm de, belki Los Angeles'a, bir Dodgers maçı seyretmeye gidebiliriz. | Open Subtitles | أقيم بلوس أنجلس ربما يمكننا الذهاب لمشاهدة مباراة دودجيرز |
| Bir doğa belgeseli seyretmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كنت أحاول مشاهده عرض الطبيعة |
| Annenin gözleri üzerine yemin ettin, David Copperfield'i seyretmeye geldik! | Open Subtitles | أقسمتَ لي على عيونِ أمِّكَ نحن هنا لنَرى ديفيد |