| Yoksa şu film yıldızlarının hep konuştuğu simit vagonu mu? | Open Subtitles | إنها احدى عربات الكعك التي يتحدث عنها نجوم السينيما دائماً. |
| Görünen o ki Bay simit Adam... gayet iyi geçiniyor. | Open Subtitles | يبدو أن السيد صاحب الكعك يجني أرباحاً طيبة. |
| Bilmeyenler için bir toroid, bir donat veya anlayacağımız şekilde, simit şeklindedir. | TED | وحلقي، بالنسبة لأولئك الذين لا يعرفون، هو سطح كعكات، أو بالنسبة للبعض منا الخبز الحلقي. |
| Geçen anneler günü, bana biraz simit atıp adına yatakta kahvaltı dedin. | Open Subtitles | .. في عيد الأم الماضي ، أعطيتني كعكة وسمّيتها الإفطار في الفراش |
| Ben küçükken. yaklaşık 5 yaşındaydım, bir pazar sabahı fırına gittik simit falan alacaktık, yağmur da yağıyordu, hatırlıyor musun? | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة ربما , بالخامسة , ذهبنا الى المخبز صباح الاحد لاحضار , كعك او شئ كهذا وكانت تمطر , هل تذكر ؟ |
| Ben simit de seviyorum! Ama bu senin simitçi olmanı gerektirmiyor. | Open Subtitles | ان حبي للخبز لا يعني انني اريدك ان تكون صانع خبز |
| -Ben, ben. Yarım düzine tam buğday unundan simit ve iki tane de hindistancevizli donat. | Open Subtitles | أود بدرزينه من فوهات الفطائر مع الكعك المسمر |
| Kahve ve simit istiyor. Çok teşekkürler. | Open Subtitles | انه يرغب بتناول قهوته مع الكعك اشكرى الجميع |
| Füme balığı ve simit, zaman yolcularının kahvaltısı. | Open Subtitles | المعجنات و الكعك طعام المسافرين عبر الزمن |
| Lütfen Pam tekrar düşün ve bir simit al. | Open Subtitles | أرجوك يا بام، اعيدي النظر إليه وتذوقي الكعك. |
| Mutfakta, simit ve kahve hazırlayan bir uzaylı var. | Open Subtitles | هناك كائن فضائي في المطبخ يعد الكعك والقهوة |
| Mutfakta simit ve kahve hazırlayan bir uzaylı var. | Open Subtitles | هناك كائن فضائي في المطبخ يعد الكعك والقهوة |
| simit getirsem iyi olacaktı aslında, değil mi? | Open Subtitles | اعتقد انه كان يجب علي ان احضر الخبز,صحيح؟ |
| simit yapabilen bir mini fırın bulacaksın. | Open Subtitles | أنا بحاجة إلى فرن محمصة , قادرة على الخبز. |
| O zaman söyle babama, şişkinlik yapıyorsa simit yemesin. | Open Subtitles | اذا قلي لأبي أن لا يأكل الخبز اذا كان ذلك سيجعله منتفخاً |
| Bir top şeklinde olabilirdi ya da bir delikli bir simit veya daha çok deliğe sahip olabilirdi. | Open Subtitles | قد يكون شكل كرة أو كعكة بثقب، أو ثقبان أو ثقوب عديدة. |
| Acelem vardı, patronum simit ve kahve istemişti. | Open Subtitles | كنت على عجلةٍ من أمري ومديري كان يريد كعكة وقهوة، |
| İçinde fıstık ezmesi olan simit. | Open Subtitles | كعك مملح و جاف مع زبدة الفول السوداني بداخله |
| Bir soğanlı simit, biraz kızartılmış, diyet krem peynir. BU ADAMI KİM EŞİ OLARAK KABUL EDİYOR? | Open Subtitles | كعكة البصل ، خبز محمص جبنة بالقشدة قليلة الدسم |
| simit ya da donmuş gözleme de bana istediğim bilgiyi verir. | Open Subtitles | اعني,يمكنني أن احصل على المعلومات التي أحتاجها من قطعة بيغل أو وافل |
| Arabaya bindiğimizde, üstüne oturmak için simit yastık istermisin? | Open Subtitles | وعندما نصل إلى السيارة هل تريد دونات لـ تجلس عليها؟ |
| Kahvaltıda üç simit yemiştim, belki de hamur hepsini emmiştir. | Open Subtitles | أعني، لقد تناولت تقريباً ثلاث كعكات على الإفطار لذا ربما الخبز .. يمتص كل شيء؟ |
| simit yiyormuş. | Open Subtitles | إنّها تأكل كعكةً. |
| Herneyse, balkabaklı krem peynir ve simit getirmişti. | Open Subtitles | بأي حال, أحضرت بعض البيجل باليقطين و الجبن |
| simit yapabilecek kadar geniş bir tost makinesi. | Open Subtitles | آلة تحميص كبيرة بما يكفي لإدخال الدونات بها |
| Tost edilmiiş yumuşak simit ve shmear. | Open Subtitles | وكعك المحمص وبعض من الجبن |
| - Bir saniye yani o uğruna dövüştüğümüz simit sonuncu değil miydi? | Open Subtitles | مهلاً اذا ذلك لم يكن اخر كيس بسسكوت مملح الذي تشاجرنا عليه |
| - O bir bebek değil. O bir simit. simit yemiştim. | Open Subtitles | هذا انتفاخٌ سببه الكعك، لقد أكلت كعكاً |