| Şu an bir cep telefonu sinyalinin geçmesi için yeterince zayıflamış olabilir. | Open Subtitles | قَدْ يَكُونُ ضعيفاً بما فيه الكفاية لنقل إشارة الهاتف الخلوي خلاله |
| Hayır, neredeyse hallettim. Hücre sinyalinin seviyesini artırmam gerekiyor. | Open Subtitles | .لا، لقد أوشكت على الإنتهاء سأطلق إشارة الإرسال فحسب |
| Bilmek istediğim,bir kullanıcının bir robota öldürme sinyalinin gönderebilir mi? | Open Subtitles | أنا فقط أريد معرفة كيف للمشغّل أن يقتل عن طريق إشارة من بديله |
| Wi-Fi sinyalinin caddenin karşısına ulaşabileceğine bahse girerim. | Open Subtitles | اراهن ان اشارة الشبكة اللاسلكية تصل الى الجهه المقابلة |
| sinyalinin tam yerini belirlemek için seni aradık ama hiç açmadın. | Open Subtitles | حاولنا الاتصال بك ثانيةً لنحدد مصدر إشارتك بالضبط لكنك لم تستجب |
| Konum belirleme cihazının sinyalinin alıcısını bulursak anlarız. | Open Subtitles | من وضع ذلك في ساعدها؟ حسناً، سيكون قادر أن يخبرنا أين كانت تُستقبل إشارة جهاز التتبع. |
| Yaptığım en iyi şeyse, sinyalinin çok zayıf olduğunu ve ...tamamen durduğu bulmak oldu. | Open Subtitles | هذا أفضل ما بإمكاني القيام به بالنظر إلى ضعف إشارة هاتفه ثم توقفت الإشارة مرة واحدة |
| Ölmüş. Cep telefonu sinyalinin hala buradan geldiğine kesinlikle eminim. | Open Subtitles | إنه ميت إشارة الهاتف الخلوي ما تزال بالفعل تأتي من هنا |
| Tekniker sunucunun sinyalinin buradan çaktığını söyledi. | Open Subtitles | هنا قال الرجل الخبير أن إشارة الخادم هنا |
| Teknoloji uzmanları GPS sinyalinin izini Lower East Side'deki bir binaya kadar sürdüler. | Open Subtitles | لقد تعقب الفريق إشارة مُحدّد المواقع إلى مبنى في الجانب الجنوب شرقي. |
| Bir radyo sinyalinin gücü dinleyicinin konumuyla ilgili olarak elektrik alanının büyüklüğüne bağlıdır. | Open Subtitles | قوة إشارة الراديو تعتمد علي حجم المجال الكهربائي بالنسبة إلي وضع المُراقب. |
| Gözlerimde olan şey: Yapıdaki bu değişimle tetiklenen bir elektrik sinyalinin en sonunda beynime ulaştıktan sonra çevremizin bir görüntüsünü oluşturmasıdır. | Open Subtitles | في عيني، ما يحدث هو ذلك التّغيير في البناء يطلق إشارة كهربائيّة تلك التي تذهب تماما إلى دماغي، |
| Onun GPS sinyalinin bizi laboratuvara götüreceğini düşünmek akla mantıklı geldi. | Open Subtitles | لذا كان منطقيًا افتراض أن إشارة "تحديد المواقع" ستقودنا نحو المختبر |
| Sadece patlatıcının sinyalinin ulaşamayacağı bir odaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج لغرفة لا تصل إليها إشارة المفجر فقط |
| Teknoloji birimi, telefonun sinyalinin hâlâ buradan geldiğini söylüyor. | Open Subtitles | القسم التقنى يقول أن هاتفه مازال يُعطى إشارة |
| Kuzey Kore sinyalinin gerçek olmadığından eminiz. | Open Subtitles | لكننا واثقين أن إشارة كوريا الشمالية ليست حقيقية |
| - Evet. GPS sinyalinin yüksekliğini kontrol edebilir misin? Eğer hesaplayabilirsem. | Open Subtitles | (كلوى) - نعم - أيمكنكِ تفقّد الارتفاع من إشارة قمر صناعى؟ |
| Ve radar sinyalinin ayarlarını değiştirerek uçağın rotasını belirleyebiliriz. | Open Subtitles | بذلك , من خلال إعادة ضبط إشارة الرادار... ونحن قد تكون قادرة على تتبع مسار الطائرة. |
| Alarmı tetikleyeceğiz yedek sistem uyarı sinyalinin yönünü değiştireceği zaman bu sinyal bozucuyu çalıştıracağız. | Open Subtitles | نقوم بابطال الانذار ثم نقوم بتفعيل جهاز التشويش هذا بينما يقوم النظام الاحتياطي باعادة توجيه اشارة الانذار |
| Bir kası hareket ettirme sinyalinin biz harekete karar vermeden önce gönderildiğini göstermek için deneyler yapıyorum. | Open Subtitles | ولا تترددي في ضرب البوق خلال الاحزاء الممله أؤدي بعض التجارب لاظهر ان اشارة تحريك العضلات تحدث قبل أن تقرر تحريكها حتي |
| sinyalinin tam yerini belirlemek için seni aradik ama hiç açmadin. | Open Subtitles | حاولنا الاتصال بك ثانيةً لنحدد مصدر إشارتك بالضبط لكنك لم تستجب |