| Bağışıklık sistemimizin kötülere de ihtiyacı vardır böylece neyi arayacağını bilir. | TED | يحتاجُ نظامنا المناعي إلى السيء كذلك، فإنه يعرفُ ما يبحثُ عنه. | 
| Güneş sistemimizin derinliklerinde uzay keşfinin yeni bir çağı beliriyor. | TED | عميقًا في نظامنا الشمسيّ، ينفتح عصرٌ جديدٌ من الاكتشافات الفضائيّة. | 
| Güneş sistemimizin bu küçük parçasını daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لم نرَ هذا الجزء القليل من نظامنا الشمسي من قبل | 
| Bu ekonomik sistemimizin temin etmesini istediğimiz şeyin ta kendisi- bir bolluk. | TED | هذه هي الوفرة، وهي بالضبط ما نريد أن نوفّره لنظامنا الاقتصادي. | 
| Bunu eğitim sistemimizin içine koyabilir miyiz? Bunu biri senden öğrenebilir mi? | TED | هل بإمكاننا وضعها على نظام التعليم العالمي؟ هل بإمكان أحدهم أن يتعلَّم منك؟ | 
| Bu keşif pek çok nedenle önemliydi, ama benim için en önemli kısmı, 'Oumuamua'nın güneş sistemimizin geçmişi hakkında vereceği bilgiler. | TED | الآن هذا الاكتشاف مهم جدًا لعدة أسباب، لكن المهم لي هو ما يمكنه إخبارنا عن تاريخ نظامنا الشمسي. | 
| Daha da önemlisi, uzaktan gelen bu misafir güneş sistemimizin yalnız olmadığı konusuna dikkatimizi çekti. | TED | الأكثر أهمية، أعتقد أن هذا الزائر من بعيد جاء لنا حقًا بمؤشر مفاده أن نظامنا الشمسي ليس منعزلًا. | 
| Adil yargılama hakkı bizim adalet sistemimizin temel dayanağıdır. | TED | إجراءات التقاضي الصحيحة هي العمود الأساسي في نظامنا القضائي. | 
| Buradaki üç disk bizim tasarladığımız entegre devreleri temsil ediyor, şu anki kütleli sistemimizin boyutunu küçültecek tasarımımız. | TED | هنا، تمثل هذه الأقراص الثلاثة الدوائر الكهربائية المتكاملة التي صممناها، والتي تقلص بشكل كبير حجم تكتل نظامنا الحالي. | 
| En küçük nöronun yarıçapına kadar sistemimizin kafatası ve beyne nasıl odaklandığını gösterdim. | TED | أريتكم من على هذا المسرح نظامنا الذي يركز غبر الجمجمة والدماغ إلى قطر أصغر خلية عصبية. | 
| Ve işte bu bizim sistemimizin çok çok küçük ölçekte nasıl çalıştığıdır. | TED | وهذا هو بالضبط كيف يعمل نظامنا على مستوى أكثر صغرًا بكثير. | 
| Ama beni oradan bu noktaya getiren şey yetişkin cezaevinde bir genç olarak karşılaştığım ceza veya hukuk sistemimizin sertliği değildi. | TED | لكن الذي جلبني من هناك إلى هنا لم يكن العقاب الذي واجهته كمراهق في سجن البالغين، أو قسوة نظامنا القانوني، | 
| Belki bir gün, bizim güneş sistemimizin de ötesinde. | TED | وربما ، في يومٍ من الأيام ، خارج نظامنا الشمسي. | 
| Bu üç buzlu uydu gibi güneş sistemimizin diğer kısımlarında aynı şey gerçek olabilir. | TED | والمثير للدهشة، أنّ هذا الشيء نفسه يكون صحيحًا في أجزاء أخرى من نظامنا الشمسيّ، كهذه الأقمار المتجمّدة الثلاثة. | 
| Kendi Güneş sistemimizin kenarlarına ulaşmadan önce bir hayli yol var. | TED | إنها طرق أبعد بكثير قبل أن نصل إلى الحدود من نظامنا الشمسي. | 
| Gerçekte dünyanın her yerine yayılmaktadır ve çoğuda ihraç ettiğimiz yiyecek sistemimizin sayesindedir. | TED | بل هي مشكلة تطال كل دول العالم ايضا بسبب نظامنا الغذائي والذي يتم اعتماده في دول العالم الاخرى | 
| Bu karar, adalet sistemimizin de aklanmasını sağladı. | Open Subtitles | حكم اليوم ، كان إثباتاً على نزاهة عمل نظامنا القضائي | 
| Güneş sistemimizin ötesinde ise yıldızlar, ve hatırlayın, bunların hepsi birer güneş aslında. | Open Subtitles | ولكن بعد نظامنا الشمسيّ توجد النجوم... وتذكّروا، كلّ منها عبارة عن شمس أخرى. | 
| Bu geleneksel bir dizel arabadan yayılan kirliliği ele geçirecek olan sistemimizin ilk prototipi. | TED | هذا هو النموذج الأولي لنظامنا في مراحله المبكرة والذي كان يلتقط التلوث المنبعث من حافلة تقليدية تعتمد على وقود الديزل. | 
| - Görünüşe bakılırsa, terörist sistemimizin oldukça özel kavrama gücüne sahip. Başbakan, içeride bir köstebek olduğundan şüpheleniyor. | Open Subtitles | يبدو أن للإرهابيين فهم أكثر لنظامنا إن المستشار يشك أنه ربما يوجد مخبر | 
| Tabi ki, hapis, adalet sistemimizin ve toplumu korumanın gerekli bir parçası. | TED | بالطبع، فإن السجن هو جزء ضروري في نظام العدالة الجنائية ولتوفير الحماية للناس. | 
| Yani su anda günes sistemimizin daha sig kesimlerine girmekteyiz. | Open Subtitles | نحن ندخل الآن الى المياه الضحلة للنظام الشمسي. | 
| Güneş, Güneş sistemimizin süpergücü muazzam patlamalarla püsküren bir termonükleer yüksek fırındır. | Open Subtitles | القوة العظمى في مجموعتنا الشمسية فرن حراري متفجر يسبب إندلاع إنفجارات ضخمة | 
| dedi. Şimdi, eğer bu doğruysa, sağlık sistemimizin gerçek bir ayıbı demek olur çünkü bu hastalar başka yerlerde de muayene oluyorlar. | TED | والآن، لو كان ذلك صحيحاً فإنه إدانة لنظام الرعاية الصحية لدينا وذلك لأن هؤلاء المرضى سبق وأن كشف عليهم في اماكن أخرى. |