| Bu şeyin kaldığını gördüğümde sizi uyarmaya geliyordum. | Open Subtitles | أتيتُ لتحذيرك حينما علق ذلك الشيء بين الأدوار |
| Neyse, yalnızca sizi uyarmaya gelmiştim, geri dönmeliyim. | Open Subtitles | حسناً. على كل حال. أتيت لتحذيرك يجب أن أعود |
| Bilmiyordum. sizi uyarmaya çalıştım. | Open Subtitles | لم يكن لدي أدنى فكرة، حاولت تحذيركم. |
| Duvarlara "Bart Simpson Ölecek" yazarak sizi uyarmaya çalıştım ama beni görmezden geldiniz. | Open Subtitles | حاولت تحذيركم بكتابة "سيتم قتل (بارت)" على الجدار ، لكنكم تجاهلتموني |
| sizi uyarmaya geldik. Nerede saklandığınızı biliyormuş ... ve şafakta bin kadar adamıyla saldıracakmış! | Open Subtitles | لقد جئنا نحذركم,فرولو قادم لقد قال انه يعرف اين انتم |
| Kaybınız adına üzgünüm ama buraya sizi uyarmaya geldim. Bunu yapan askerler buraya geliyor şimdi. | Open Subtitles | يؤسفني مصابكم، لكنّي أتيتُ لأحذركم بأن الجنود الّذين قتلوهم قادمون إلى هنا الآن |
| O çipler benim değil. sizi uyarmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | هذه الرقاقات ليس لي وحاولت أن أحذركم |
| Aslında sizi uyarmaya geldim. | Open Subtitles | في الواقع، لقد جئت لتحذيرك. معلومات عن Aresia؟ |
| Aslında sizi uyarmaya gelmiştik. | Open Subtitles | نحن جاء فعلا هنا لتحذيرك. |
| - sizi uyarmaya geldik. | Open Subtitles | لقد جئنا لتحذيرك. |
| sizi uyarmaya geliyordu. | Open Subtitles | -لقد كانت قادمة لتحذيرك |
| sizi uyarmaya çalıştım. | Open Subtitles | لقد حاولت تحذيركم بشأنه |
| Bak, sizi uyarmaya çalıştım, uyardım da. | Open Subtitles | أنظري! أنا حاولت تحذيركم, |
| sizi uyarmaya geldik. Nerede saklandığınızı biliyormuş ... ve şafakta bin kadar adamıyla saldıracakmış! | Open Subtitles | لقد جئنا نحذركم,فرولو قادم لقد قال انه يعرف اين انتم |
| - Ben... sizi uyarmaya geldim. Ben... | Open Subtitles | جئت لأحذركم لأنني لم أسيطر عليها |
| sizi uyarmaya geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأحذركم إنهم يريدون أرضكم، |
| sizi uyarmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول أن أحذركم. |
| sizi uyarmaya geldim. | Open Subtitles | أردت أن أحذركم. |