| sizin evde 10 kişi yaşıyor. Yatak odanı kardeşinle paylaşıyorsun. | Open Subtitles | هناك عشر أشخاص يقيمون في منزلك وغرفتك مشتركة مع أخيك |
| Düğün sizin evde olacak. | Open Subtitles | أريد أن يتم الزفاف في منزلك هكذا حقوق الجيرة |
| Hey, Will. Benim, George. Eğer annem ararsa, Stuart sizin evde tamam mı? | Open Subtitles | هاي ويل أنا جورج إذا سألتك أمي عن ستيوارت قل لها أنه في منزلك وهو كذلك؟ |
| Buna göre, evde bir kapınız var; ve siz buradayken, ben onu değiştiriyorum; şu an sizin evde birisi var, kapıyı kurcalıyor, ve kapı kulbunu birkaç santim yukarı kaldıracak. | TED | و اختبار تفكير الباب المُغيَر ينص على أن لديك باب في بيت و عندما تكون هنا أغيره, لدي شخص في بيتك الآن, و سيقوم بتغير مكان مقبض الباب مسافة بوصتين تقريباً. |
| Ama neden seninle sizin evde kalamıyorum, Priya? | Open Subtitles | ولكن لماذا لا أستطيع العيش في منزلك ، بريا ؟ |
| Güneş gözlüklerimi sizin evde unuttum. Çok lazım acilen. | Open Subtitles | تركت نظاراتي الشمسية في منزلك ، أحتاجهن بشدة |
| sizin evde bir ebeveyn otoritesi eksikliğinden şüpheleniyorum. | Open Subtitles | أنا قلق بخصوص نقص الاشراف االعائلي في منزلك حقا؟ |
| Belki bu sefer sizin evde izleriz. | Open Subtitles | أو ربما يمكننا مشاهدة واحد في منزلك هذه المرة |
| Rupal, sizin evde her yemek yiyişinde, ...eve gelince, senden yemek yapmayı öğrenmemi söylüyor. | Open Subtitles | كل مرة ياتي فيها رابول لياكل في منزلك تعود للمنزل وتخبرني انه يجب ان اتعلم كيف اطبخ منك |
| Şükran Günü sizin evde eğlenceli geçiyor olmalı. | Open Subtitles | و سجلت في فندق آخر لابد و أن عيد الشكر مُمتع في منزلك |
| Şimdi, sizin evde zaten adamlarımız, polis var. | Open Subtitles | الآن، لدينا بالفعل بعض الناس الشرطة في منزلك. |
| Geçen gece Roscoe sizin evde çok gerginlik olduğunu söyledi. | Open Subtitles | حسنا، ذكر الليلة الماضية روسكو أن هناك الكثير من التوتر في منزلك. |
| Ve coğrafi olarak sizden çok daha kısıtlıdırlar, çünkü biz sizin evde ya da iş yerinizde ya da çocukken inatçı organik kirliliklere maruz kalıp kalmadığınızı bilmiyoruz. | TED | وأنهم جغرافياً محدودون أكثر منكم ، لأننا لا نعرف ما إذا كنت قد تعرضت للملوثات العضوية الثابتة في منزلك ، أو مهنياً أو عندما كنت طفلاً . |
| İşte yalnız ikimiz sizin evde parti verebiliriz. | Open Subtitles | -رائع يمكننا أنا و أنتِ الأحتفال وحدنا في منزلك |
| Yemek yerim, sonra da sizin evde görüşürüz. | Open Subtitles | سأبتاع عشاءاً وأقابلكِ في منزلك |
| O sürtük sizin evde kaldığı sürece anneni falan arayamazsın! | Open Subtitles | طالما هذه الوقحة في بيتك ،لن تتحدثي لامك! |
| sizin evde olanlar tüm kasabanın dilinde. | Open Subtitles | نوعاً ما الذي جرى في بيتكم حديث كلّ البلدة |
| sizin evde öğle yemeği, 1'de. | Open Subtitles | الغداء في بيتكِ الساعة الواحدة |
| Umarım sizin evde de bir renk tankı yoktur. | Open Subtitles | أَتمنّى بأنّك ما عِنْدَكَ دبابة مِنْ الألوانِ في بيتِكَ! |
| Sorumun garip geleceğini biliyorum ama Jack Nash'le sizin evde mi diye soracaktım. | Open Subtitles | اسمعي اعرف ان ذا سؤال غريب و لكن كنت اتسئل اذا كان جاك مع ناش في منزلكم |
| Ben sizin evde hastalanan adamım. | Open Subtitles | اسمعي أنا الشخص الذي مرضت واستضفتيني في منزلكِ. |