| Bana sokaklar hakkında çok değerli bilgiler verir sonra hapse. | Open Subtitles | أيزياه مفيد لي في الشوارع أكثر من بقاءة في السجن |
| Ve 2013 yılında böyleydi, biz sokaklar üzerinde 350 mil bisiklet şeridi oluşturduktan sonra. | TED | وهكذا تبدو في عام 2013 بعد أن قمنا ببناء 350 ميلا من الممرات المخصصة للدرّاجات في الشوارع |
| İnsanlar kötü olur, sokaklar güvenli olmaz, her yerlerde grafiti olur ve filmler sadece $3 tutar. | Open Subtitles | الناس سيصبحون فقراء ,الشوراع لن تكون آمنة وستكون هناك رسومات في كل مكان والأفلام ستكلف ثلاث دولارات فقط |
| Bu sokaklar, Vida Surat'ın büyüyüp dünyaya açıldığı yerlerdir. | Open Subtitles | هذه الشوارعَ التي تنجب الجيل مثل سكروفيس في العالم |
| Dışarı çıktım, ve gerçekten mucizevi birşey oldu bana ...bu hava filtrelerini almak için kuzeye yürürken, ...sokaklar tamamen insanlarla hareketliydi. | TED | ومشيت، وحدث لي هذا الشئ المعجزة بينما كنت أمشي شمالاً لشراء فلتر الهواء، وهو أن الشوارع كانت مفعمة بالحياة مع الناس. |
| Ara sokaklar, emniyet şeritleri, otoparklar. | Open Subtitles | ولكن في الزقاق ، خطوط القطارات أو مواقف السـيارات |
| O sokaklar tıkanık, birkaç tane az bilinen yol hariç. Bu banka uygun duruyor. | Open Subtitles | اغلبها شوارعها مكتظة بالحركة فيما عجا بنوك قليله غير معروفة بشوارع خلفيه |
| "Yaşam, sokaklar dolusu bir kent..." | Open Subtitles | ما الحياة إلا مدينة مليئة بالشوارع الضالة |
| sokaklar küçük yaratıklarla sıralanmış, gülüyorlar Herkes çok mutlu görünüyor | Open Subtitles | الشوارع مخطّطة بالمخلوقاتِ الصَغيرةِ تَضْحكُ كُلّ شخص يبْدو سعيدَ جداً |
| Oradaki diğer sokaklar ise arabasız sokaklar. | TED | وبعدها أصبحت هذه الشوارع شوارع خالية من السيارات |
| Kalkıyor, scooterına atlıyor, şehirde hızlıca sürüyor Santa Maria della Pace Kilisesini geçiyor, vadiye doğru, turistlerin gezinmekte olduğu sokaklar arasında gidiyor. Roma'nın arka sokaklarındaki sessiz yaşamı her köşede rahatsız ederek | TED | فيستيقظ وينطلق علي دراجته البخاريه عبر المدينه من امام كنيسة بيس سانتا ماريا ديلا في الازقة ، من خلال الشوارع والتي يتجول السياح عبرها يعكر هدوء الحياة في الشوارع الخلفيه بمدينه روما |
| Londra'nın ücra bölgelerindeki dar sokaklar ve korkunç evlerin arasında bütün gece gezinmişti. | Open Subtitles | طوال الليل كان يتجول وحيداً في الشوارع ذات الضوء الخافت والبيوت ذات المظهر الشرير في عالم لندن السفلي |
| sokaklar ters baktı diye adam vuran Kanun Koyucularla ile dolar. | Open Subtitles | سيكون لدينا مقتصون في الشوارع يقتلون أي شخص يبدو مخادعا |
| İmkanı sağladım. Çok kişi ölecek. sokaklar kan akacak. | Open Subtitles | اعدتُ للأمر، العديد سيموتون الدماء ستسري في الشوارع |
| sokaklar hakkında konuşmayı keser misiniz... | Open Subtitles | هلّا توقفتم انتم الأثنان عن الحديث بشأن الشوراع... |
| sokaklar bomboş, kimseler yok sokaklarda. | Open Subtitles | الشوراع خالية, لا يوجد أحد في الشوراع. |
| Ve sokaklar isyancılarla doluyken | Open Subtitles | و مع أعمال الشغب التي عمت الشوراع |
| sokaklar asker kaynıyor. | Open Subtitles | إنّ الشوارعَ تَزْحفُ مَع الجنود. |
| Suç oranları düştü. Çünkü sokaklar insanlarla doluydu. | TED | انخفض معدل الجريمة لأن الشوارع كانت معمورة بالناس |
| Pekala, arka sokaklar hep berbat kokar, değil mi? | Open Subtitles | دائما الرائحة مقرفة في الزقاق الخلفي أليس كذلك؟ |
| Çeşmeli ufak sokaklar. | Open Subtitles | شوارعها صغيرة ذات نافورات |
| Yoksa, sokaklar bir sürü yamyamla dolar, zaten yeterince trafik problemi var. | Open Subtitles | وإلاّ فسيؤول الأمر لوجود أكلة لحوم بشر طليقين بالشوارع ولدينا مشاكل مروريّة بما يكفي |
| sokaklar küçük yaratıklarla sıralanmış, gülüyorlar Herkes çok mutlu görünüyor | Open Subtitles | الشوارع مخطّطة بالمخلوقاتِ الصَغيرةِ تَضْحكُ كُلّ شخص يبْدو سعيدَ جداً |
| O dik, beyaz sokaklar ve güneş ve her şey cayır cayır sıcak ve boştu. | Open Subtitles | هذه الشوارع المنحدرة البيضاء و الشمس و كل شئ كان محترق و أبيض و فارغ |
| sokaklar büyük bataklıklara benziyor ve bataklıklar da kan ile dolup taşmış. | Open Subtitles | ..والمواسير تمتلئ بالدماء |
| Sağlam olsa bile sokaklar perişan hâlde. | Open Subtitles | وحتى لو لم تكن كذلك فالشوارع قد تلفت بالكامل |
| sokaklar ve hava karışmış durumda. | Open Subtitles | لَيسَ فقط مجنون في الشوارعِ. هناك مجنونُ فوق في الهواءِ |
| sokaklar kardeşini öldüren adamların kanıyla kırmızıya boyanacak. | Open Subtitles | سوف تعُم الشوارع بالدماء حتى يتم العثور على قاتل أخاه |
| Bu bizim yeniden insani sokaklar tasarlamamıza imkân sağlayacak, bordürleri olmayan sokaklar, belki de Fire Island'daki gibi ahşap yürüyüş patikaları. | TED | سيمكننا ذلك من تصميم شوارع بشرية مجدداً، شوارع بدون أرصفة، قد تشابه الممرات الخشبية في جزيرة النار. |
| Burada her zaman devasa binalar ve parke döşeli sokaklar yoktu. | Open Subtitles | هذا المكان لم يكن هكذا قديماً بهذه البنايات الهائلة والشوارع الحجرية، |