| Artık palyaço yılandan korkuyorum çünkü kafama o fikri soktun. | Open Subtitles | الآن هو المهرجون ثعبان، لأنك وضعت هذه الفكرة في رأسي. |
| Anladığım kadarıyla, kızımın kafasına sen soktun o düşünceleri. | Open Subtitles | على حد علمي، وضعت أولئك الأفكار في رئيس بنتي. |
| Çünkü düşünmeye çalışıyorum, tamam mı? Beni sen bu duruma soktun. Kapat şunu. | Open Subtitles | لأني لا استطيع التفكير واريد أن أجد حلا لهذه المشـكلة التي وضعتني فيها |
| Ama beni ve ülkeyi çok zor bir duruma soktun. | Open Subtitles | ولكنك وضعتني انا وهذا البلد في موقف في غاية الصعوبة |
| Başını epey derde soktun onbaşı. | Open Subtitles | لقد أدخلت نفسك في ورطة أيّها العريف. |
| Neden beni tüm mağazanın önünde böyle bir duruma soktun? | Open Subtitles | لماذا وضعتنى فى هذا الوضع أمام كل المتجر ؟ |
| İçi patlamamış mühimmat dolu bir vücuda elini soktun. | Open Subtitles | أنتِ وضعتِ يدكِ في تجويف جسدي الذي كان يحتوي على مادة قابلة للانفجار |
| Sen onu çıplak yumruklu bir boks maçına soktun. | Open Subtitles | لقد وضعت الرجل في مباراة ملاكمة بلا قفازات |
| Hep peşimde! Aletini kekin içine soktun. | Open Subtitles | لقد نحست بواسطتها لقد وضعت عضوك فى الفطيرة |
| Belki bu dersi 23 yaşında almak durumunda değilsin ama kendini böyle karmaşık bir duruma kendin soktun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنه ليس من المفترض أن تعلم هذا و عمرك أقل من 23 عاماً و لكن لقد وضعت نفسك في وضع معقد |
| Hayatımı tehlikeye soktun ve gitmeme izin vermiyorsun. | Open Subtitles | لقد وضعت حياتي في خطر والآن ترفض السماح لي بالرحيل |
| Çünkü dün beni tam Noel havasına soktun. | Open Subtitles | جيد، لأنك ليلة أمس وضعتني بمزاج جيد للأجازة |
| Beni bir ikileme soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتني في موقع محرج لأنني معالج وأريد المساعدة |
| Beni bu tekneye soktun havaya uçurmam için ikna ettin ama o koduğumun düğmesine basınca kutudan bir bayrak çıktı. | Open Subtitles | وضعتني على هذا القارب وأبلغتني بتفجيره وعندما ضغطت زر التفجير |
| Başını öyle bir belaya soktun ki... | Open Subtitles | لقد أدخلت نفسك في دوامةٍ من المشاكل |
| Tanrım! Bu gece beni belâya soktun. Farkındasın değil mi? | Open Subtitles | ياإلهى, لقد وضعتنى فى مأزق الليلة اتعلم ذلك؟ |
| Tanrı aşkına Al, kendini nasıl bir belaya soktun? | Open Subtitles | بالله عليك، ماهذا الجحيم الذي وضعتِ نفسك فيه ؟ |
| Hayır! Cümle "Başımızı büyük bir belaya soktun" olacak. | Open Subtitles | لا، نصي هو فوضى رائعة أدخلتنا بها |
| Nasıl olduğunu açıklayamıyorum ama öyle. Onu oyuna sen soktun. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع توضيحه، لكنّها، وأنت وضعتها في تلك اللعبة. |
| -Hayatlarımıza tehlikeli bir unsur soktun. | Open Subtitles | لقد جلبتِ عنصر خطير إلى حياتنا |
| Bu duruma kendin soktun. Yanliz gidiyoruz. | Open Subtitles | انت ادخلت نفسك في هذه الاشياء نحن ذاهبون بمفردنا |
| Başımı daha çok belâya soktun, teşekkürler bu yüzden. Herhâlde, mutlusundur. | Open Subtitles | لقد أوقعتني في مشكلة كبيرة هناك أشكرك على هذا، أتمنى أن تكون سعيداً |
| Beni bu elf işine sen soktun ve bu işe ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لقد جعلتيني ارتدي زي الأقزام هذا، و نحن بحاجة الى هذه الوظائف |
| -Herkesi tehlikeye soktun ve bencilce davrandın. | Open Subtitles | وَضعتَ كُلّ شخصَ في الخطرِ عندما تَتصرّفُ بشكل أناني |
| Az önce beni tüm ülkenin önünde küçük düşürdün ve kocamı tehlikeye soktun. | Open Subtitles | أنت أذللتني أمام كل الدولة، ووضعت زوجي في خطر |
| Duruşmada ifade vermesin diye oğullarından birini komaya mı soktun? | Open Subtitles | هل وضعتي إحدى أبنائك في غيبوبة حتى لا يتمكن من الشهادة؟ |
| Hepimizi tehlikeye soktun. | Open Subtitles | لقد عرضتنا جميعاً للخطر. |