| Pekala dün akşam solaryuma girmiş olabilirim. | Open Subtitles | حسنا,لقد ذهبت إلى صالون التسمير الليله الماضيه |
| solaryuma kar yağıyor. Ne kadar ironik. | Open Subtitles | عاصفة ثلجية في صالون لتغيير لون البشرة ، ياله من أمر مُضحك |
| O solaryuma bronzlaşmak için gitmiyor. | Open Subtitles | أنه لن يذهب إلى صالون التسمير |
| Yani demek istediğimiz bıyık bırakma, ama en azından solaryuma gir. | Open Subtitles | النقطة المهمة لاتحصل على شنب وأحصل على سمرة الشمس |
| Eğer çok fazla kilo aldın diye seni terk edebilirse aynı zamanda seni solaryuma girmedin diye de terk edebilir. | Open Subtitles | أذا كانت ستعاشرك لأنكتتناولالكربوهيدرات... .. -سوف تعاشرك اذا حصلت على سمرة الشمس |
| solaryuma giriyor musun? | Open Subtitles | -قليلاً من السُمرة . -شكراً ، لقد ذهبت إلى صالون للسُمرة . |
| Vukuat ile birlikte solaryuma gideceğiz ve yağlanıp bronzlaşacağız. | Open Subtitles | ذا أكورنس) و أنا سنذهب) إلى صالون تجميل للحصول على تسمير قويّ للجلد |
| solaryuma gitti. | Open Subtitles | لقد ذهب إلى صالون السمرة |
| Sheffield'daki solaryuma doğru ilerliyor. | Open Subtitles | (متجهاً الى صالون الدباغة في (شيفلد |