| Burada, duvarımın ardında tam bir karantinada bekliyorum solucanları gelsinler diye! | Open Subtitles | في عزلة تامة هنا خلف جداري في انتظار الديدان ان تأتي |
| solucanları seyretmek için durabilirim ve mikroskobik canlılara bakabilirim | Open Subtitles | ممكن أقف أرقب الديدان و أنظر إلى الجراثيم المجهرية |
| solucanları dişleriyle nasıl ikiye ayırırdı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكر عندما كان إعتاد أن يقطع الديدان إلى نصفين بأسنانه ؟ |
| Pompei solucanları volkanik ısılara dayanabilmeleri nedeniyle bu adı almışlardır. | Open Subtitles | ديدان بومبي سُمّو هكذا لقدرتهم على العيش في الحرارة البركانيّة. |
| Olivin var. Volkan parçacıklar var. Şurada bir parça volkan var. Tüpsü solucanları var. | TED | لديك أوليفين. لديك قطع من بركان. هناك قليل من بركان هناك. لديك ديدان أنبوبية. |
| Hidrojen sülfit soluyan dev tüp solucanları. | Open Subtitles | دود أنبوبي عملاق يتنفس كبريت الهيدروجين. |
| Özür dilerim, ama bu ömürde tamamlanmış bir salon istiyorsanız bütün solucanları kurtarabilmemiz mümkün değil. | Open Subtitles | أنا أسف ولكننا لا يمكن أن نخاطر بكل الديدان. لا إذا تُريدَ كنت تريد المسرح ينهى فى هذا الوقت. |
| Bunu denemeyi hep istedim. Hani solucanları ortadan ikiye | Open Subtitles | لقد أردت دوماً أن أجرب ذلك الشئ مع الديدان |
| O solucanları gördüm. Beyinlerini ele geçiriyorlar. | Open Subtitles | إذاً هذه الديدان تتصل بالدماغ و كأنهم مرتبطون بواحد |
| Selam, Yengeç Adam. Darnell, solucanları dövüştürmek hakkında birşey biliyor musun? | Open Subtitles | دارنيل، أتعرف شيئاً حول جعل الديدان تتقاتل؟ |
| Durun tahmin edeyim. Toprak solucanları. Son deneyiniz olan tıbbi toprak solucanları. | Open Subtitles | لاتقل لي , تجارب عن الديدان , تجارب السيدة عن ميكانيكية ديدان الارض |
| Dondurucu soğuğun solucanları öldürebileceğini biliyordun. | Open Subtitles | أنت عرفتي ان البرودة حتى التجمد ستقتل الديدان |
| Sadece bu yolculuğun durumu için gözlerini açıp kulaklarındaki çamuru, pisliği, solucanları tekmelemek istiyorum. | Open Subtitles | سأسحب عينيك المفتوحتين. و أترك عليك الطين و الديدان لتدخل أذنيك. طيلة هذا اليوم فقط. |
| Bekliyorum solucanları gelsinler diye gelsinler diye! | Open Subtitles | انتظر من الديدان أن تأتي الديدان ان تأتي |
| Darwin tüm bu süreç boyunca yer solucanları üzerinde çalışıyordu. | TED | وطوال هذا الوقت، كان داروين يعمل على ديدان الأرض. |
| Avustralya'nın güneyindeki bu küçük vadi tüm yer solucanları arasında en nadir bulunan ve en sıradışı topluluğa ev sahipliği yapıyor. | Open Subtitles | هذا الوادي الصغير في جنوب أستراليا هو موطن لإحدى أندر وأغرب نوع .بين جميع ديدان الأرض |
| Karidesler, uzun ayaklı istiridyeler ve midyeler daha da garip yaşam formları olan tüp solucanları ve tuhaf balıkların yanında gelişim gösterebiliyor. | Open Subtitles | كما وتزدهر أنواع أخرى عجيبة، ديدان طولها 6 أقدام على شكل أنبوب، وسمك غريب. |
| Üç metre uzunluğundaki etçil Nemertini solucanları, ...kızıl deniz yıldızları ve deniz kestaneleri deniz tabanını kaplar. | Open Subtitles | ديدان لولبيّة آكلة اللحم بطول ثلاثة أمتار، ونجوم البحر الحمراء، وقنافد البحر، يغطّون قاع البحر. |
| Yılbaşı ağacı solucanları korunabilmek için mercan iskeletinin içine girer ve akıntılar oluşturup tüylü solungaçları ile besin kırıntılarını toplar. | Open Subtitles | تنخر ديدان شجرة الميلاد في هيكل المرجان طلباً للحماية، تتلوّى للخارج وتقبض على الطعام بخياشيمهم الرّيشيّة. |
| Teneffüste solucanları yalıyor diye onunla alay ederdik. | Open Subtitles | كنا بنسخر منه في الفسحة عشان كان بيلحس دود |
| Dr. Yueh, Arrakis'in solucanları hakkında bilginiz var mı? | Open Subtitles | سيدى هل لديك ايه معلومات عن التسلل فى ايراكيس |