| Boş, soluk, duygusuz bir yüz ve kapkara gözler. | Open Subtitles | اللذي كان وجهه ناعم , شاحب , غير منفعل وعيونه مضلمه جداً |
| Günün bu saatindeki her gökyüzü dilimi gibi, soluk bir aydınlığı var. | Open Subtitles | انها شاحبة و مضيئة كأي سماءٍ في مثل هذا الوقت من اليوم |
| Kadının boğazı kesilirken, soluk borusunun enine kesitinin tam bir görüntüsünü görebiliyorsun. | Open Subtitles | فبينما يشق عنق المرأة يمكنك أن تري مقطع عرضي كامل للقصبة الهوائية |
| Ve onlar gibi, solungaç etrafındaki küçük kemikler soluk almaya yardımcı olmuştur. | Open Subtitles | ومثلهم ، أيضا ،لديها عظام صغيرة وراء خياشيمها التي تساعدها على التنفس |
| soluk yüzlü, yapmacık sersem. Ondan nefret ediyorum. Ashley öyle düşünmüyor ama. | Open Subtitles | ذات الوجه الشاحب و اللسان المعسول، كم أكرهها |
| Çünkü çok soluk gözüküyorsun, ...ve bu senin için güzel bir renk, kırmızı. | Open Subtitles | لأنك تبدو شاحب وأشهب والأحمر لون رائع، إنه ممتع |
| Diğer taraftan, ben de sıkıcı, soluk suratlı, orta yaşlı bir akademisyen bekliyordum. | Open Subtitles | من جهتي، توقعتك أسمر، شاحب الوجه أكاديمي في منتصف العمر |
| Doğal yaşam alanı Büyük Britanya olan soluk lekeli sarı kelebek. | Open Subtitles | شاحب الفرشاة الصفراء خيّم . على أهالي بريطانيا العظمى |
| Lanet olsun, Jackie, kısa, soluk, fakir bir kızı öpmek istemiyoum. | Open Subtitles | اللعنة، جاكي، أنا لا أُريدُ التَقبيل a بنت فقيرة شاحبة قصيرة. |
| soluk bir teni ve koyu kırmızı gözleri vardı, demişti. | Open Subtitles | ، قال أنها شاحبة و لديها عينين حمراء داكنة |
| Düşündüğümüz tüm mobilyalar antik beyaz duvarlar soluk pembe. | Open Subtitles | كنا نفكر أن يكون الأثاث أثري ولونه أبيض ووردة شاحبة للجدران |
| Tıpta şimdiden kulak, soluk borusu, deri, damar ve kemik gibi karmaşık vücut parçaları yetiştirmek için biyofabrikasyon teknikleri kullanılıyor ve bunlar hastalara başarılı bir şekilde naklediliyor. | TED | بالفعل في الطب تم استخدام تقنيات الفبركة الحيوية لزراعة اجزاء الجسم المعقدة مثل الاذن و القصبة الهوائية والجلد والأوعية الدموية والعظام والتي تم زراعتها بنجاح داخل المرضى. |
| soluk borun yarılmış. Sana yeni bir nefes alma deliği kesmem gerekecek. | Open Subtitles | قصبتك الهوائية قد قُطعت , لذا يجب علي قطع فتحة جديدة لتتنفس منها |
| soluk borusundan gelen çeşitli mikroplar var. | Open Subtitles | لدينا حرثومة متعددة الخلايا قادمة من القصبة الهوائية |
| Bir kişi akıllı davranıp boğazıma bir tükenmez kalem sokup nefes alabilmem için soluk borumu açmaya çalıştı. | TED | كان أحدهم ذكيًا كفاية فوضع قلم في عنقي ليفتح ممر الهواء به فاتمكن من التنفس. |
| Entübe ediyorum ama soluk borusundan geçmiyor. | Open Subtitles | لقد ابقيت عليه هنا ، ولكن التنفس اصبح ضعيفا عنده |
| Prens, soluk, düşünceli, anemik, veya öfkeli, atılgan olabilir. | Open Subtitles | هناك الأمير الشاحب , الوقور , فقير الدم وهناك المجنون , المنمق ماذا تفضلون ؟ |
| Penisi olan bir soluk benizliyseniz, şeytanla aynı taraftasınız. | TED | إذا كنت من ذوي البشرة الشاحبة أنت في الدوري مع الشيطان. |
| Eldeki tek kanıt, Katie'nin boğazına sarılı bulunan bantın üzerindeki birbirine geçmiş iki soluk parmak izi. | TED | الدليل الوحيد هو بصمات باهتة ومتداخلة على الشريط اللاصق الذي وجد ملفوفًا حول عنق كاتي. |
| Genellikle soluk ve birbirine geçmiş parmak izlerinin kimlik saptamada pek faydası olmaz. | TED | غالبًا، بصمات الأصابع الباهتة والمتداخلة لا تستطيع مساعدة الشرطة في تحديد أي هوية. |
| Takım fotoğraflarından daha soluk göründüğünü biliyorsun ve saçlarını da kaybediyorsun. | Open Subtitles | أتعلم أنت تبدو شاحبا أكثر من شكلك في صور الفريق وأنت نوعا ما تفقد شعرك |
| - Diğer türlü soluk bir beyaz renk... - Halk, iş imkanları, önce Amerika. | Open Subtitles | والا اصبح ابيض باهت الناس , الوظائف , امريكا اولاً |
| O zamanlar daha küçük bir kızdım. Çok soluk ve yakışıklı biriydi. | Open Subtitles | كنت مجرد فتاة بذاك الوقت وهو كان شاحباً و وسيماً |
| Benes soluk aldığında oksijeni tanka itmek için yeterli basınç oluşacaktır. | Open Subtitles | و عندما يتنفس بينز يجب ان يكون هناك ضغط كافى لرفع الاكسجين فى الخزان |
| Şimdi yavaşça soluk verip düşes hazretlerini indirin. | Open Subtitles | والآن أخرج نفساً ولتنزل سمو الأميرة. |
| soluk alanlar da buraya girebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن ل (المتنفسون) الدخول من هناك أيضا ؟ |
| Modern film endüstrisine yeni bir soluk getiren bir film. | Open Subtitles | بصوت خافت يمر عبر ضجيج صناعة الأفلام الحديثة |