| O da kimin sorduğunu kimin sorduğuna bağlı. | Open Subtitles | حسناً, ذلِكَ يعتمِد على من الذي يسأل عن من هو المُتسائِل؟ |
| Ondan sonra başkanı kendin arayıp gazetecilerin şu akademi sınıfı ile ilgili olarak sorular sorduğunu söyleyeceksin. | Open Subtitles | أن هناك صحفيّا يسأل عن تأجيل التعليم الأكاديمي |
| Benim hakkımda sorular sorduğunu duydum ondan zaman ayırıp yüz yüze buluşalım dedim. | Open Subtitles | سمعت أنكي تسألين عني، لذا.. فكرت في توفير الوقت لكي ونتقابل وجها لوجه |
| Mümkün bütün soruları sorduğunu ve şahidin cevap verdiğini düşünelim. | Open Subtitles | فلنقل بأنه سأل كل الأسئلة المحتملة وكان عند الشاهد كل الأجوبة |
| Son zamanlarda nasıl geçmişiyle ilgili sorular sorduğunu gördün. | Open Subtitles | لقد رأيت كيف أصبحت مؤخراً تطرح تلك الأسئلة عن ماضيها |
| Benim siz de takıldığım nokta ise bir cinayet dedektifinin çalışanınız hakkında neden böyle sorular sorduğunu hiç merak etmemeniz. | Open Subtitles | أنا مُتأثر بقلّة فضولك عن سبب كون مُحققة جنائيّة تسأل عن مُوظفك. |
| Son sorduğunu beş geçiyor adamım. | Open Subtitles | خمس دقائق بعد أخر مرة سألتنى فيها أيها الرجل |
| Mia bana, Ellie'yi tanıyan birinin hakkımda sorular sorduğunu söylediğinde babam olabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما قالت ميا ان احدهم يسأل عنى يعرف ايلى لقد توقعت انة ربما تكون والدى |
| Babamın ölürken son nefesinde bile seni sorduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت ان ابى كان يسأل عنكِ حتى وهو يلفظ اخر نفس |
| Metropolitan Polis Departmanı'nın bunu kimin sorduğunu bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد لشرطه العاصمه أن تعلم من يسأل |
| İçlerinden birinin dükkan sahibine bizi sorduğunu duydum ve seni almaya geldim. | Open Subtitles | سمعت أحدهم يسأل صاحب متجر عنّا لذا عدت إلى هنا لأأخذكم |
| Annen bana senin öz ailen hakkında sorular sorduğunu söyledi. | Open Subtitles | والدتك أخبرتني أنكِ كنت تسألين عن والداكِ بالولادة |
| Mac'in babasını arayacağım ve ona senin müsait olduğunu ve onu sorduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتحدث مع والد ماك واخبره انك متاحة وانك تسألين عنه |
| Polis arkadaşlarına sorduğunu ve dün gece intihar eden kadının soyadını öğrendiğini söylemiş. | Open Subtitles | قال أنه سأل رفاقه في سلك الشرطة وحصل على الإسم العائلي. لمرأة التي قتلت نفسها ليلة أمس. |
| Bir kez olsun onlardan birini sorduğunu duymadım. | Open Subtitles | لم اسمع اي احد منكما سأل عنهم ولا حتى مره واحده |
| Millete soru sorduğunu öğrenirse sana ne yapar sence? | Open Subtitles | ماذا تعتقد سيفعله بك لو إكتشف أنك تطرح الأسئلة؟ |
| Ruth, oda arkadaşım, bana senin yüzük ölçümü sorduğunu söylemişti. | Open Subtitles | روث، زميلتي في الغرفة، قالت لي أنّك كنت تسأل عن مقاس خاتمي. |
| Son sorduğunu beş geçiyor adamım. | Open Subtitles | خمس دقائق بعد أخر مرة سألتنى فيها أيها الرجل |
| Neden o adamı sorduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | يُريدُ أَنْ يَعْرفَ لِماذا تَسْألُ هذا الرجلِ. |
| Monica'nın ölürken onu sorduğunu biliyor musun? Hayır, bilmiyordum. | Open Subtitles | هل تعلمي بأن مونيكا سألت عن بنتها,عندما هي كانت تحتضر؟ |
| Neden sorduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف لماذا سألتي |
| Onu yalnız ben yok edebilirim ama bunu yapabilmem için yıllar önce Tom Riddle'ın size ne sorduğunu ve sizin ona ne cevap verdiğinizi bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن لكي أفعل ذلك يجب أن أعرف ما الـّذي سألكَ إيّـاه (توم) في مكتبك منذ سنوات... ويجب أن أعرف ماذا أخبرته. |
| Pentagon'dan gelen ürkünç bir herifin KGB ile bir toplantı yapmak isteyip istemediğini sorduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أن رجل مريب من وزارة الدفاع سأله إن كان مهتماً أن يلتقي بالاستخبارات الروسية |
| Carmine, Jim'in ona gidip babasının ölümünü sorduğunu söyledi. | Open Subtitles | كارمين) أخبرنا أن (جيم) ذهب إليه) ليطرح أسئلة عن أبيه الميت |