| İkincisi, ben çarpışma falan bilmiyorum, o yüzden bana sorma. | Open Subtitles | ثانياً: أنا لا أعرف عن القتال شيء لذا لا تسأل |
| Ama güneyli bir beyaza, aynı cinsten iki kişinin... yani bir Yahudi'yle sevişen siyah bir adamın öyküsünü anlatan... kitabım sorun yaratır mı diye... sorma! | Open Subtitles | لكن لا تأتي و تسأل رجل أبيض من الشمال هل كتابك الذي عن رجل أسود يقام علاقة جنسية مع رجل عبري من نفس جنسه مشكلة |
| Evet, neden diye sorma ama ailem seninle tanışmak istiyor. | Open Subtitles | حسنا لا تسألني لماذا لكن والدي يريدان ان يلتقيا بك |
| Bayağıdır duran bir içki var. Ne kadar olduğunu sorma. | Open Subtitles | لدي زجاجة من النبيذ هي هنا, لا تسألني منذ متى |
| Telefonun ucundaki diğer kişinin kim olduğunu sorma. Benim için olduğunu söyle. | Open Subtitles | لا تسألي من يكون على الخط قولي لهم فقط أنه من أجلي |
| Ne biliyorsun diye de sorma çünkü onu da bilmiyorum. | Open Subtitles | ولا تسأليني عن الذي أعرفه، لأنّني لا أعلم ذلك أيضا. |
| Sonra bir balina gelip beni yedi. Nasıl olduğunu sorma. | Open Subtitles | ثم أنا أكلت بواسطة حوت لا تسأل كيف حدث ذلك |
| Ama ben vaftiz ebeveyni olmaya hazır değilim. Sakın sorma. | Open Subtitles | حسناً ، أنا لستُ مستعداً لأكون عراب للطفل لا تسأل |
| Önce vur sonra da adam öldüğü için soru sorma. | Open Subtitles | أطلق النار أولا ولا تسأل لاحقا لأن الشخص قد مات |
| Biraz uyuşturucu kullandım, sebebini sorma. Çünkü bu meretten nefret ediyorum. | Open Subtitles | قمت بتعاطي الميثافيتامين المتبلور ولا تسأل لماذا لأنني أكره هذا الأمر |
| Evet. Yani eğer gözleri parıldıyorsa, başarmışsınızdır. Eğer gözler parıldamıyorsa, bir soru sorma hakkınız vardır. | TED | حسناً . فإذا كانت تلمع الأعين فأنت تقوم بالأمر وإذا لم تكن تلمع عليك أن تسأل نفسك سؤالاً |
| Her şeyden önemlisi çok iyi birer rol modeldiler çünkü her zaman: "Eğer bir ihtiyaç görüyorsan neden biri bir şey yapmıyor diye sorma, | TED | لكن الأهم أنهما كانا أفضل قدوتين يحتذى بدورهما، لأنهما قالا: إذا رأيت حاجة، لا تسأل لماذا لم يلبيها أحد. |
| Nasıl olduğunu sorma ama artık bir cep telefonum var. | Open Subtitles | صار بحوزتي هاتف هنا الآن لا تسألني كيف حصلت عليه |
| Benim onlardan neyi isteyip de neyi bulduğumu sorma bana. | Open Subtitles | لا تسألني ما هو اللون الذي اريده ثم اعطني هذا |
| Nedenini hiç sorma. Bazı şeyleri açıklamak zordur. | Open Subtitles | ولا تسألني لماذا فبعض الأشياء صعبة التوضيح |
| Tamam ama sormadan önce hatırlatayım, bu sene 10 soru sorma hakkın var. | Open Subtitles | حسنا.. لكن قبل أن تسألي ..تذكري ليس عندك سوى 10 أسألة طوال السنة |
| Julie, lütfen benim için yapabileceğin birşey olup olmadığını sorma. | Open Subtitles | لا تسألي ان كان هناك شيئ تستطيعين تقديمه لي. |
| Ama bana ne anlama geldiğini sorma çünkü bende anlamadım. | Open Subtitles | لكن لا تسأليني ماذا تعني، أنا لم أفهم ولا كلمة. |
| Belki de henüz doğru adamla tanışmamışsındır. Felicia'ya sor. Bana sorma. | Open Subtitles | ربما لم تقابلي الرجل الصحيح بعد اسألي فيليشا , لا تسأليني |
| "Soru sorma, onların sana anlatmasını bekle. | Open Subtitles | لا تسألى الأسئلة, دعى غيرك يخبرك لو ارادوا |
| Ardından 9 mm'lik otomatik bir silahla adamı mıhlamışlar. Kimin yaptığını hiç sorma. | Open Subtitles | ثم شخص ما رحب به بسلاح أتوماتيك 9 مل, لا تسألنى من هو |
| Daha fazla soru sormaya yol açan, bir soru sorma stiliniz var. | Open Subtitles | و لديك أنت طريقة غريبة في طرح أسئلة تستدعي طرح أسئلة أخرى |
| Bana onu veremeyeceksen neye ihtiyacım olduğunu sorma, tamam mı? | Open Subtitles | لا تَسْألْ بأنّ ني ماذا أَحتاجُ إذا أنت لَستُ راغبَ لإعْطائه لي، حَسَناً؟ |
| Bana sorma! Tuzağa düştüm. Neden oraya gitmeme izin verdin? | Open Subtitles | لا تسألينى لقد كان كميناً لماذا تركتنى اذهب الى هناك |
| Sakın soru sorma, sorulan sorulara cevap verme. | Open Subtitles | لا تطرح ايه اسئله ولا تجيب على ايه اسئله |
| Haber verdim. Orada sakin ol ve hiçbir soru falan sorma. | Open Subtitles | قلت لة تمهل فى الداخل لا تسال الاسئلة |
| Sana bu kadar parayı bana böyle sorular sorma diye ödüyorum. | Open Subtitles | أنا أدفع لك الكثير من المال لكي لاتسأل مثل هذه الأسئلة |
| Babam her zaman, cevabından hoşlanmayacağın soruları sorma derdi. | Open Subtitles | قال والدي دائماً ، لا تطرحي سؤالاً لا تريدين سماع الإجابة عليه |
| Alec, elinde olanları biliyorlardı. Bana nasıl olduğunu sorma. | Open Subtitles | آليك , كانوا يعلمون مالديك ,لاتسألني كيف |
| O zaman ona sorma. Oraya dönüp neyin ters gittiğine bak. Koca gibi davran. | Open Subtitles | إذاً لا تسألها ، اذهب الى هناك فقط واعرف المشكلة ، كن زوجاً |