| İçerisi ile iyi anlaşan, doğru Soruları soran, onları destekleyen ve olayının nedenini ortaya çıkartacak birisine. | Open Subtitles | يطرح الأسئلة الصحيحة، يطعم نفسه، ويكتشف حقيقة ما جرى. |
| Soruları soran ben olsaydım onu konuşturabilirdik. | Open Subtitles | كنّا سنفعل لو كنت الشخص الذي يطرح الأسئلة. |
| - Yani onu konuşturmalıyız. Soruları soran ben olsaydım onu konuşturabilirdik. | Open Subtitles | كنّا سنفعل لو كنت الشخص الذي يطرح الأسئلة. |
| Soruları soran kişi benim burada. | Open Subtitles | لا ، لا أنا فقط التي تطرح الأسئلة هنا |
| Soruları soran kişiyim. | Open Subtitles | هي التي تطرح الأسئلة |
| Burada Soruları soran tek kişinin ben olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنني الشخص الذي يطرح الأسئلة هنا |
| Ve yarın kendini amcanla beraber Tayland'da bir hücrede bulursun. Soruları soran da ben olmam. | Open Subtitles | وغداً ستجلس مع عمُك في زنزانة في "تايلند" ولن يكن أنا من يطرح الأسئلة |
| Soruları soran sensin. | Open Subtitles | . أنت هو من يطرح الأسئلة |
| Soruları soran benim. | Open Subtitles | -سأكون أنا من تطرح الأسئلة . |