| O halde ben şimdi eve gitmeliyim sorun değilse evde buluşabiliriz | Open Subtitles | علي ان اذهب الى المنزل اذا اردت مقابلتي هناك لا تمانع |
| Sanırım yatsak iyi olur, eğer senin için sorun değilse. | Open Subtitles | من الأفضل أن نذهب إلى الفراش الآن.لو لا تمانع |
| Sence sorun değilse Geraldo'dan öğrenmeden aileleri uyarmak isterim. | Open Subtitles | ولكننى أريد أن أعلم عائلتهم قبل أن يعرفوا بما حدث فى جيرالدو، إذا لم تمانع ذلك |
| Lex, eğer sorun değilse Ferrari'yi biraz daha tutacağım. | Open Subtitles | ليكس لو لم تمانع فسأحتفظ بالسيارة لفترة أطول |
| Aslında, senin için sorun değilse daha sade bir şeyler yaparız düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الحقيقة، إن لم تمانعي أفضل أن نقوم بشئ غير ملفتاً للنظر |
| Eğer senin için sorun değilse biraz bekleyebiliriz. | Open Subtitles | إذا لا تمانعي هل بالأمكان أن ننتظر لفترة |
| Eğer sorun değilse, birkaç soru sormak istiyorum. | Open Subtitles | إذا كنت لا تمانعين أود أن أسئلك بعض الأسئلة |
| Öyleyse yirmibir sizin için sorun değilse o zaman kumar makinalarıdır. | Open Subtitles | اذن فالبلاك جاك ليس مشكلتكم ايضا لا بد انها العاب العملات |
| Sizin için de sorun değilse, gelecek ayın kirasını çıkarmak istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أدفع إيجار الشهر المُقبل إذا لمْ تكن تُمانع. |
| Hey, eğer sorun değilse bir müddet kanatlarımın altında tutacağım, anlarsın. | Open Subtitles | لا تمانع إن أبقيتك تحت جناحي لفترة قصيرة ؟ |
| Dünden artanlar sorun değilse birlikte kahvaltı yapabiliriz. | Open Subtitles | من الممكن ان نتناول الافطار معا إذا منت لا تمانع فى بقايا بارده |
| Takım üyeleriyle olmak senin için sorun değilse babanla biraz konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أوَدُّ التكلّمَ مَع أبيك إذا لا تمانع مصاحبة الفريقَ |
| Takım üyeleriyle olmak senin için sorun değilse babanla biraz konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتكلم مع والدك إذا كنت لا تمانع الانضمام للفريق |
| Annen için sorun değilse, bir hafta sonu uğrar seni alırım. | Open Subtitles | إذا لم تمانع أمك يمكنك إختيار أين ستقضي عطلة نهاية الأسبوع ، و سآتي لأقلك |
| Aslında sorun değilse onunla yalnız konuşmak isteriz. | Open Subtitles | في الواقع ، نرغب بأن نتحدثَ إليها على إنفراد إذا لم تمانع |
| Ah, eğer senin için sorun değilse kitabını ödünç almak isterim. | Open Subtitles | إن لم تمانع, أنا أريد , فقط أن تعيرنىهذاالكتاب. |
| ŞÖyle ki;-- benim size birkaç sorum olacak, eğer sorun değilse. | Open Subtitles | انا فقط... انا فقط لدي بعض الاسئله إذا لم تمانعي |
| Eğer sorun değilse, bankanızı arayabilir miyim? | Open Subtitles | إن كنتي لا تمانعي أيمكنني الاتصال بالبنك؟ |
| O yüzden bunların üstünden seninle geçmek istedim, eğer senin için sorun değilse. | Open Subtitles | لذا أردت أن ألقي عليه نظرة معكِ لو لا تمانعين |
| Öyleyse yirmibir sizin için sorun değilse o zaman kumar makinalarıdır. | Open Subtitles | اذن فالبلاك جاك ليس مشكلتكم ايضا لا بد انها العاب العملات |
| Eğer sorun değilse? | Open Subtitles | -إذا لمْ تكن تُمانع ذلك؟ -لا بأس" ." |
| Çok sorun değilse,damatla tanışmak istiyorum. | Open Subtitles | إذا لم يكن هناك مانع فأنا أريد مقابلة العروس |
| Bu beden sizin için sorun değilse bana karşı öyle davranmanız benim için sorun olmaz. | Open Subtitles | أنا أرحب بكم بشدة إذا لم تمانعوا بهذا الجسد |