| Bu Çin'in 20 milyonun üzerinde nüfusu olan bir çok şehrinin olacağı bir dönemde ortaya çıkan soruna yönelik çözüm. | TED | وهذا هو الحل لهذه المشكلة حيث ستطبق في الصين في العديد والعديد من المدن التي يتجاوز سكانها 20 مليون نسمة | 
| Tüm bunlar en büyük soruna ekleniyor. Tabii ki politik problemler. | TED | وهو ما يفضي إلى أهم مشكلةٍ نواجهها وهي بالطبع المشكلة السياسية | 
| Bu kadar soruna girdiğine göre Joey'yi çok seviyor olmalısın. | Open Subtitles | انت بالتأكيد تحب جوى كثيرا للذهاب الى كل تلك المشاكل | 
| Muhtemelen üzerinde deney yapmanın çok fazla soruna yol açtığını anladılar. | Open Subtitles | من المحتمل أنهم أدركوا أن تجرتهم عليها تسبب الكثير من المشاكل | 
| soruna dönersek, her gece tıklım tıklım, eleştiriler de bayağı iyiydiler. | Open Subtitles | ,ولكن للإجابة على سؤالك لقد حزمنا الاغراض والمراجعات كانت نوعاً ما | 
| Yani soruna cevabım, kendimizi mobilize ettiğimiz zaman, liderliği desteklemiş, motive etmiş ve liderliğe güvence vermiş olacağız. | TED | لذا فإن جوابي عن سؤالك هو أننا سندعم ونشجع ونعطي الثقة للقيادة ونحرك أنفسنا. | 
| Ve bu soruna için en basit çözümü düşünmeye çalıştık. | TED | ثم فكرنا بأكثر الحلول بساطةً نستطيع تنفيذها لحل هذه المشكلة. | 
| soruna bir göz attım... Dün gece monitörlerde görünen soruna. | Open Subtitles | لقد بحثت في تلك المشكلة التي ظهرت على الشاشة بالأمس | 
| Emin olmanızı istiyorum, gerçekten emin olun, bu soruna radikal bir çözüm bulup bunu görebileceğimizden emin olun. | TED | بل أريد أن تتحلّوا بالقناعة، بقناعة حقيقية أن بمقدورنا أن ننجح في حل هذه المشكلة وأن نشهد تلك اللحظة. | 
| Sorunu anlamaya yönelik ulusal bir çalışma başlatıncaya kadar bu soruna kimse pek dikkat vermemişti. | TED | ولكن لم يبدِ أحدهم كثيرًا من الاهتمام بذلك إلى أن أطلقنا دراسة على مستوى الأمة لفهم أسباب المشكلة. | 
| Bu, bizim soruna çok büyük miktarda işlem gücü getirdiğimiz anlamına gelir. | TED | هذا يعني أنّنا نحمل كمية هائلة من طاقة المعالجة لهذه المشكلة. | 
| Bunu yaparak nasıl bir soruna sebep olacağının farkında mısın? | Open Subtitles | ألا تعلمين كم المشاكل التي قد تنجر عن هذا ؟ | 
| Ayrıca saçlarımı ağarttı ve birçok soruna yol açtı. | TED | وجعل شعري أبيض وتسبب لي في جميع أنواع المشاكل. | 
| Bu da ifade etmemiz gerek bir çok soruna yol açmaktadır. | TED | و من شأن هذا أن يؤدي إلى الكثير من المشاكل التي يتعين علينا التصدي لها | 
| Sen söylemeden sıradaki soruna cevap vereyim, nişanlılar. | Open Subtitles | ولمساعدتك في سؤالك القادم , انهم مخطوبان | 
| Öteki soruna gelince; postayla bir çek gönderebilirsin. | Open Subtitles | إجابة على سؤالك الآخر، فقط أرسل شيكاً في البريد. | 
| - Ve az önceki soruna cevap olarak; biz gangster rap müziği yapıyoruz. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالك السابق، نحن متابعة مباشرة الراب العصابات. | 
| Yeterince soruna neden olmadın mı? Silahı bana ver! | Open Subtitles | ألم تسببى متاعب بما فيه الكفايه القى بالمسدس | 
| "Ne mi?" Seni bu ani soruna nasıl cevap vereceğimi gerçektende bilemiyorum. | Open Subtitles | ماذا؟ في الحقيقة أنا لا أملك جواباً لسؤالك المفاجئ | 
| İlk soruna cevaben söylüyorum tavuk alayım ben. | Open Subtitles | للإجابة على سؤالكِ الأول، سأطلب وجبة دجاج. | 
| Bu etkileşim süreci bana soruna ilişkin daha derin bir anlayış geliştirmemi sağladı. | TED | عملية المشاركة هذه التي بدأتها ساعدتني على تطوير فهم أعمق للمشكلة. | 
| Bu soruna çözüm bulacağız ve dünya hükümetleri... bunu size fazlasıyla ödeyecek. | Open Subtitles | اوجد الحل لهذه المشكله وحكومات العالم سيدفعون لك على الرغم من انفهم | 
| Hepimiz birlikteyiz, küresel bir soruna küresel bir çözüme ihtiyacımız var. | TED | أننا جميعاً في هذا معاً. نحتاج لحل عالمي لمشكلة عالمية. | 
| Umarım üç soruna vereceğimiz yanıtlar seni tatmin eder. | Open Subtitles | آمل أن نجيب على أسئلتك الثلاثة لأجل إرضائك | 
| Bu da bir soruna yol açtı. Çünkü ultraviyole ışık cilde zarar verebilse de aynı zamanda önemli bir faydası da vardır. | TED | وقد شكّل هذا مشكلة لأنه على الرغم من أن الأشعة فوق البنفسجية قد تدمر البشرة، إلا أنها تمتلك منافع مهمة ومماثلة كذلك. | 
| Ama soruna cevap olsun, denkleme bir yıldız geçidi daha sokuyoruz. | Open Subtitles | ,لكن لإجابة تساؤلك سنقوم بتفعيل بوابة أخرى في للموازنة | 
| Bu soruna çare bulmak dünya üzerindeki herkesin neredeyse 30 yılını aldı. | TED | لقد تطلب الأمر ٣٠ سنة لكي يتمكن أي أحد من حل هذه المسألة. | 
| - Çoktan soruna cevap verdi. Bu cevabı kabul etmiyorum amına koyayım! | Open Subtitles | ـ لقد أجاب على اسألتك بالفعل، هيّا ـ إني لا أقبل جوابه اللعين! | 
| Şu ana kadar hiçbir soruna cevap vermedik şimdi başlayacak değiliz. | Open Subtitles | . و نحن لم نجيب علي كل اسئلتك طوال الليل . و نحن لن نبدأ الان |