| En büyük tecavüz, kudretli halife, sizin soylu eviniz üzerinde işlenmiştir. | Open Subtitles | ايها الخليفة الأعظم لقد تم تنديس وانتهاك حرمة هذا البيت النبيل |
| Beyler, siz soylu şefi affetmelisiniz. Onun yarı yıllık ziyaretlerinde büyük fırsat vardır. | Open Subtitles | ايها السادة، يجب أن تغفرا الزعيم النبيل زياراته النصف سنوية هي مناسبة عظيمة |
| Ulu Hakana, hakir takdimlerimi soylu misafirlerininkilerle beraber kabul etmesi için yalvarırım. | Open Subtitles | أستسمح الخان المعظم ليشرفني بقبول هداياي المتواضعة وضيوفه النبلاء |
| soylu üçlü yönetimimiz, saygıdeğer Mark Antony'nin şehirden ani ayrılışını ilan eder. | Open Subtitles | حكومتنا الثلاثيه النبيلة تُعلنُ المغادرة الفورية للمبجل مارك انتوني من هذه المدينه. |
| Soruyorum size, kaçan bütün kölelerin aynı kaderin soylu bir uzantısı değil midir? | Open Subtitles | أنا أسألكم، هل حالة كل عبدِ هارب هي إمتداد نبيل لنفس المصير الواضح؟ |
| Geleceğinde yazmak yoksa, doktorluk geçinmek için gayet soylu bir yol. | Open Subtitles | اذا كانت الكتابة ليست هي مستقبلك, الطبابة طريقة نبيلة لكسب العيش |
| soylu amcanın dikkatinin kolayca dağılması çok kötü bir şey. | Open Subtitles | إليست هذه حالة مؤسفة أن ترى عمك النبيل مختلا هكذا؟ |
| Balık gibi seni deşmemi engelleyen tek şey şu soylu dul. | Open Subtitles | ذلك النبيل اللعين هو من يمنعني من أن أبلعك كسمكة القد. |
| Vatanımızın onuru bu soylu girişimin sonucuna dayanıyor. Bu olağanüstü Roma mülkünde, X Marki'si konukları için hazırlanır. | Open Subtitles | شرف أسلافنا يعتمد على نتاج هذا المشروع النبيل. |
| Marcus Licinius Crassus... en soylu mutluluk kaynağı... | Open Subtitles | ماركوس ليسينيوس كراسوس أكثر النبلاء المتألقين |
| soylu olmanın dezavantajlarından biri de... arada sırada soylu gibi davranma zorunluluğudur. | Open Subtitles | أحد عيوب أن تكون من النبلاء أنك أحياناً تكون مُكرهاً على التصرف كواحد منهم |
| soylu Romalılar... hayvanlar gibi bir birleriyle dövüşüyorlar! | Open Subtitles | النبلاء الرومان يقاتلون بعضهم البعض كالحيوانات |
| Ben sarayda Kraliçeden sonraki en soylu kadınım | Open Subtitles | اما سيدة القصر النبيلة الثانية بعد الملكة. |
| Erkek soylu bir duruş ve tavır içinde olmak ister. | Open Subtitles | لا يستطيع الرجل تحمل المواقف و المشاعر النبيلة |
| Onun için soylu kişiler yalnız kendi benzerleriyle düşüp kalkmalıdır. | Open Subtitles | لذا، فإن من مصلحة الشخصيات النبيلة ألا تخالط إلا من هي على شاكلتها، |
| Yine de öyledir iş başında, zorlu ve soylu bir işse yapılacak şey. | Open Subtitles | لا يزال ذكياً عندما يتعلق الأمر بتنفيذ مشروع جريء أو عمل نبيل |
| İnsanın hâlâ soylu bir alın yazısı olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | هل تعتقد أن الإنسان لا زال لديه مصير نبيل ؟ |
| soylu bir kadını saraya geri götürüyordum ve doğumu başladı. | Open Subtitles | أخذ سيده نبيلة عائداً إلي القلعة ولكنها فى مرحلة الولادة. |
| Rahibelerden biri genç, soylu ve aynı zamanda çok da güzel bir kadınmış. | Open Subtitles | كان هناك دير مشهور بالعفة و كانت هناك شابة نبيلة فاتنة |
| Burada, atalarımızın soylu vahşiler olduğunu söylemiyorum; ve günümüz avcı-toplayıcılarının da soylu vahşiler olduğunu söylemiyorum. | TED | الآن انا لا أقصد ان أجدادنا كانوا همجيين ذوي نُبل, ولا أقول أن خلفاؤهم الحاليين نبلاء همجيين أيضًا |
| Doğuştan bir soylu olmayabilir ama soylu bir yüreği olduğuna sizi temin ederim. | Open Subtitles | ربما لا يكون نبيلاً بالولادة لكن يمكنني أن اشهد بأن لديه قلب نبيلاً |
| Onun soylu Kalçaları teslimat için hazır. Hey. Anlaşmamızda payıma düşeni alacağım, Hale. | Open Subtitles | سموّها الملكي جاهز للتوصيل نحن متّفقان حول ما سأحصل عليه مقابل فعلتي هذه؟ |
| Elbette Kraliyet ailesinin soylu bir Dük olarak size davetiye yollama yükümlülüğü var. | Open Subtitles | من واجب العائلة المالكة بالطبع أن توجه الدعوة إليك بما أنك دوق ملكي |
| Yedi Krallık'ta birkaç kişide bulunan bir zehirdir ve tanrıların bu güzel dünyaya koyduğu en soylu çocuğu öldürmek için kullanıldı. | Open Subtitles | وهناك عدد قليل ممن يملك هذا السم في الممالك السبعة كلها و تستخدم لقتل أنبل فتى وضعته الآلهة هذه الأرض الطيبة |
| soylu ayağı ile kazandığı başarılar, benim epey karışık bulduğum, Süper Kupa denilen şu ilginç Amerikan zaferine ulaştırsın. | Open Subtitles | ربما استغلاله لقدمه الملكية يقوده إلي المجد الأمريكي العجيب الذي أعترف أنه يحيّرني بالكامل |
| Sen evlilik yoluyla Kontsun, bense asırlardır soylu kanı taşıyorum. | Open Subtitles | انت كونت بالنسب بينما النبل يجري في عروقي منذ قرون |
| Oldukça yaygın ama soylu bir Sakson ismi. | Open Subtitles | رجل من عامة الناس، لكنه يحمل اسما ساكسونيا نبيلا |
| Kardan imparatorluk inşa eden soylu ve halis bir ırk hakkındadır. | Open Subtitles | عن جنس طيب ونبيل بنوا إمبراطورية في الثلج |
| Maalesef soylu değil. Anlayacağınız üzere biraz güç durumdayım. | Open Subtitles | لسوء الحظ انها ليست ذات نسب لذا ترين المأزق الذي امر به |